2011 yılında İstanbul'un Sultangazi ilçesinde tüyler ürperten bir cinayet işlendi. Sultangazi sokakları, tarihinde görülmemiş vahşi bir cinayete tanıklık etmiş, iki kişiyi "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" ile karşı karşıya bıraktıracak olan dosyanın sayfaları, 28 Mart Pazartesi günü yazılmaya başlanmıştı. İsmetpaşa Mahallesi'nde yer alan 140. Sokak'ta yürümekte olan 42 yaşındaki D.T. isimli vatandaş, 155 Polis İmdat Hattı'nı arayarak ihbarda bulundu. D.T., yaklaşık 60 yaşlarındaki bir kadının bebek arabası ile dolaştığını,arabada bebek bulunmadığını, ama söz konusu arabada kan izleri olduğunu ve kadının şüpheli hareketler sergilediğini belirtti.
İhbar sonucu bölgeye giden Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü Ekipleri, 66 yaşındaki Iula Ochidrel'i 137. Sokak'ta buldu. Polisi karşısında gören Ochidrel, endişeyle sol ayağını öne attı. Aniden durdu. Korkunç cinayetin ortaya çıkmasına saatler kalmış, vahşeti aydınlatarak katil veya katil zanlılarının sonunu hazırlayacak olan İstanbul Cinayet Masası'nın ekibi Sultangazi'ye varmak üzereydi. Gürcistan uyruklu Ochidrel, polise verdiği ilk ifadede dokuz yaşındaki üvey torunu Fırat Sezer'in kaybolduğunu, kızının kayıp başvurusunda bulunmak için karakola gittiğini söyledi. Bebek arabasını inceleyen ekipler, kan izlerine rastlayamadı.Arabanın boş olması şüpheleri artırmış, bilgiler telefon aracılığı ile Cinayet Büro Amirliği'ne aktarılmıştı. Kadının ikamet adresini alan Cinayet Masası Ekipler Amiri Başkomiser Fatih, iki personeli ile soluğu Sultançiftliği Mahallesi Ordu Caddesi 180. Sokak'ta aldı. Apartmanın birinci katında yer alan dairenin kapısı açılmadı. Bölgeyi inceleyen Başkomiser Fatih, vahşetin adını koyacak kişiydi. Apartmanın arka yüzüne bakan bahçe bölümüne yöneldi. Birinci kattaki dairenin camından bahçeye doğru asılı olan halıyı gördü. Halı yıkanmış, kuruması için camdan sarkıtılmıştı.
Cinayet fikri ise halıyı fark eden Başkomiser Fatih'in düşüncelerinde belirmeye başlamıştı. Sağ el işaret parmağını halıya doğrultarak apartman sakinlerine sordu: O dairede kim oturuyor? Cevabı duyduğu esnada cep telefonunu çıkarttı. Elinde hazır bekletti. Bahçeye girerek tam altında durduğu halıya baktı. Kafasını öne eğdi. Islak olan yere doğru eğildi. Halıdan yere damlayan ve yağmur suları ile birleşen kan damlalarını gördü. Kayıp ihbarında bulunması için 66 yaşındaki Iula Ochidrel'i karakola götürmeye hazırlanan ekipleri aradı. Iula Ochidrel, artık ahtapotun kolları arasında bir av gibiydi. Zanlının çevresi kuşatılmıştı. Dedektifler, akrep ve yelkovan ile yarıştı. Iula Ochidrel, gözaltına alınarak Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.
Tek kolu, arabanın altındaki çantadan çıktı
Cinayet Masası, eve gelen Iula Ochidrel'in 27 yaşındaki Gürcistan uyruklu kızı Ekatarina Ochidrel'i kelepçeledi. Birlikte eve girdiler. Başkomiser Fatih, salonu kaplayan ahşap parkelere yöneldi. Sağ baş parmağını, salonun girişindeki ilk sırada yer alan bir ahşap parkenin üzerine yerleştirdi. Sessizce 10'a kadar saydı. Parmağını çekti ve baktı. Yılların eskiterek üzerindeki cilayı yok ettiği parkenin yaş olduğunu gördü. Yerler fazlaca suyla yıkanmış, defalarca silinmiş ve dairede geniş çaplı bir temizlik yapılmıştı. Hafif nemli olan koltuktaki kırmızılık, ekiplerin dikkatini çekti. Kan lekesi, Olay Yeri İnceleme Ekipleri ve Adli Tıp uzmanlarının sözlüğünde "biyolojik delil"di. İncelemede, Fırat Sezer'in cinayet anında üzerinde olan ve yıkanan elbisesi çamaşır makinesinde bulundu. Yırtıkları ve lekeleri vardı. Polis delillerle, Fırat Sezer'in üvey annesi Ekatarina Ochidrel ise korku ile yüzleşmişti. Başkomiser Fatih'in, ipuçlarını peş peşe bağlamasını seyreden Ekatarina Ochidrel, 33 yaşındaki eşi N. Sezer'in ilk evliliğinden dünyaya gelen üvey oğlu Fırat Sezer'in, annesi tarafından öldürüldüğünü söyledi. İtirafı, oluşturdukları "delil zinciri"nin ucuna bağladılar. Cesedin, banyonun girişinde yer alan ve yıkandıktan sonra cama asılan halının üzerinde ekmek bıçağı ile kesilerek parçalara ayrıldığını belirleyen Cinayet Masası, Ekatarina Ochidrel'i yeminli tercüman aracılığı ile yazılı ifadesini almak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürdü. İki şüpheli, cesedin nerede olduğunu söylemedi.
Olay Yeri İnceleme Ekipleri ve Cinayet Masası Polisleri, Sultangazi sokaklarında geniş çaplı çalışma başlattı. Üvey anneannesi tarafından kafasına çekiç vurularak öldürüldüğü tespit edilen Fırat Sezer'in vücudundan ayrılan başı, yol yapım çalışmalarının olduğu 91. Sokak'taki çöp konteynerinde bulundu. Minik Fırat'ın cesedi, üvey anneannesi tarafından altı parçaya bölünmüş, katil zanlılarının cesedin parçalarını bebek arabası ile taşıyarak farklı noktalara attıkları belirlenmişti. Minik Fırat'ın tek kolu 140. Sokak'ta, bacakları ise 137. Sokak'taki bir apartmanın çöplerinin biriktiği boşluğunda poşetlere sarılmış halde bulundu. Sokak sokak ceset parçası arayan polis, Fırat Sezer'in bedenini ise 137. Sokak'ta çöplerin atıldığı yol kenarından çıkarttı. Çuvala konulmuştu. Öldürüldükten sonra parçalara ayrılan Fırat Sezer'in diğer kolu ise, bebek arabasının altında yer alan bölmedeki çantanın içerisinden çıktı. Parçalar, kan lekelerinin gözle görülmemesi için siyah bezlerle sarılmıştı. Fırat Sezer'in 33 yaşındaki babası N. Sezer de gözaltına alındı. Ekatarina Ochidrel'den bir oğlu bulunduğu anlaşılan ve olay esnasında çalıştığı lokantada olduğu belirlenen N. Sezer ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Fırat Sezer'in Gaziantep'te yaşayan 30 yaşındaki öz annesi M.G. ise vahşeti ekranlardan öğrenecekti.
"Banyonun girişinde parçalara ayırdım"
Vahşete ıslak imza atan zanlılar, artık Cinayet Büro Amirliği'ndeydi. Başkomiser Fatih, cinayetin nedenini merak ediyordu. Sorgu odasına, düşüncelerinin ardında irileşen soru işaretlerinin eşliğinde girdi. "Neden?" diye sordu. Vahşetin sebebine çok şaşıracaktı. Üvey anneanne Iula Ochidrel, itiraf vaktinin sorgu odasına girdiğini hissetti. Fırat Sezer, son nefesini vermeden önce sokağa çıkmak istemiş, evde tartışma çıkmıştı! Başkomiser Fatih, öylece kaldı. Gözleri, cinayeti itiraf eden katile kilitlenmişti. Göz kapakları dakikalarca inmek bilmedi. Sinirliydi; sinirlerine hakim olmaya çalışıyor, parmakları ile avucunun içerisini eziyordu. Mesleki deneyimlerinin kendisine arkadaş ettiği ürperti, tüm vücudunu sarmıştı. Kariyeri boyunca karşısına çıkan ürperti duygusundan kaçıncı defa kurtulacağını bilmiyordu. Hızla silkelendi. Sağ elini sallayarak "Devam et" dedi. Cinayeti işlediğini kabul eden üvey anneanne Iula Ochidrel, vahşeti anlatan cümleleri bir bir sıraladı: "2007 yılında Gürcistan'daki evimi satarak kızım ile damadımın oturması için onlara İstanbul'da ev aldım. Birlikte oturmaya başladık. Babasının şımartması nedeniyle Fırat, kontrol edilemez bir hal almıştı. Bizi hiç dinlemiyordu. Dışarıya bırakmadığımızda saldırganlaşıyordu. Olay da tam olarak böyle gelişti. Elinde bıçakla üzerimize yürüyerek evdeki kardeşlerini keseceğini söyledi. Bıçağı bıraktı ve yatağına uzandı. Beni veya çocukları öldüreceğini düşündüm. Mutfaktan çekici aldım. Fırat'ın başına iki defa vurdum. Ağzı ile burnundan kan gelmeye başladı. Ölmediğini fark ettim. Kucaklayarak banyoya götürdüm. Can çekişiyordu. Banyonun girişindeki halının üzerine bıraktım. Göğsünden iki defa bıçakladım ve cesedi parçalara ayırdım. Parçaları poşet ve çuvallara sararak paketledim. Bebek arabasına yerleştirdim. Kızıma evi temizlemesini söyleyerek parçaları sokaklardaki çöplere atmak üzere evden ayrıldım."
Sorgu odasına alınan ve dehşet dolu dakikaları anlatan üvey anne Ekatarina Ochidrel'in yazılı ifadesi: "2007'de Türkiye'ye geldim. Eşimle Zeytinburnu'nda çalıştığım lokantada tanıştık. Boşandığını söyledi. 2009 yılında birlikte yaşamaya başladık. Daha sonra oğlu olduğunu öğrendim. Dedesinin yanında kalan oğlunun yanımıza gelmesine izin verdim. İsmi Fırat'tı. Babası zaman zaman Fırat'ı dövüyordu. Olay günü annem sabah 07:00'de kalktı. Ben de 09.00'da kalktım. Bir buçuk yaşındaki çocuğumuz T'yi bakması için anneme verdim. O sırada Fırat uyandı. Banyoya girdikten sonra elbiselerini giydi. Ona kirli elbiselerle dışarıya çıkmamasını söyledim. 'Karışma' diye bana bağırdı. Tartışmanın ardından yarı çıplak vaziyette evden çıkmaya çalıştı. Annem izin vermeyince de mutfağa giderek bıçağı aldı. Annemin üzerine yürüdü fakat ardından sakinleşti. En son annemin Fırat'ı bıçakladığını gördüm. Beni fark edince bıçağı ikinci defa sapladı. 1.5 yıl önce doğan oğlumuz T'yi alarak apartmandan çıktım. Annemin Fırat'ı parçalara ayırdığını görmedim. 50 dakika sonra eve döndüğümde bebek arabası kapıdaydı. Cesedin, arabanın içerisinde olduğunu anladım. Annem ile kapıda karşılaştık. Dışarıya çıkmak üzereydi. Bana temizlik yapmamı söyleyerek bebek arabası ile evden ayrıldı."
"Canavarca hislerle eziyet çektirerek öldürme"
Sultangazi'de işlenen cinayetin iddianamesi, Cumhuriyet Savcısı Mustafa Gülsoy tarafından yazıldı. İddianamenin hazırlanması tam yedi ay sürmüştü. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi ile yargılanan Gürcistanlı üvey anneanne Iula Ochidrel için Adli Tıp Kurumu'ndan "Akıl sağlığı yerindedir" raporu verildi. Dava, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 21 aylık sürecin sonunda davanın karar duruşması, 20 Aralık 2012'de gerçekleşti. Gürcistan uyruklu Ekatarina Ochidrel ile annesi Iula Ochidrel'e ceza yağacaktı. Çünkü; vahşette sınır tanımayan katil zanlılarının karşısında, cezada sınır tanımayacak bir mahkeme heyeti duruyordu. "Kendisini savunamayacak çocuğu canavarca hislerle veya eziyet çektirerek öldürmek" suçundan yargılandılar. Sultangazi'ye lakabı "Katliam Evi" konulan bir daire bırakan sanıklara son sözleri soruldu. Ekatarina Ochidrel, "Kimseyi öldürmedim. Vicdanım rahat" dedi. Üvey anneannenin dudaklarından ise, "Ekatarina'nın yardımı yoktur" cümlesi döküldü. Iula Ochidrel'e vahşi cinayeti işlediği, kızı Ekatarina Ochidrel'e ise delilleri yok etmeye yönelik davranışları gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Yargılama esnasında etkin bir pişmanlık belirtisi göstermemeleri sebebiyle sanıkların cezalarında indirime gidilmeyeceğine hükmedildi. Cezanın açıklanmasının ardından Iula Ochidrel ayağa kalktı. Mahkeme heyetini alkışladı. "Aferin" diyerek karara tepki gösterdi. Cezaevi aracının tekerlekleri, dakikalar sonra demir parmaklıklara doğru dönecekti. Iula Ochidrel ve kızı Ekatarina Ochidrel… Kalan günlerinde, cinayetin işlendiği 28 Mart tarihinden önceki yaşamlarını fazlasıyla özleyeceklerdi.
Emir SOMER / AKTÜEL