Papa Ağca’nın kulağına ne fısıldadı?

Agaşe, 26 yılını hapiste geçiren Ağca'nın şu ana kadar anlatmadığı birçok sırrının bu belgeselde yer alacağını belirtiyor. Bu sırlardan biri de Ağca içeride yatarken, Papa'nın kendisini ziyareti sırasında, kulağına eğilip söylediği ama şu ana kadar kimseye açıklamadığı sır.

*Mehmet Ali Ağca'yı ne zamandır tanıyorsunuz?
2010 yılında, Türkiye'de cezaevinden çıktığından beri tanıyorum. Ağca cezaevinden çıktıktan beş gün sonra kendisiyle ilk görüşen gazeteci oldum. İlk o zaman diyaloğa geçtim. Sonrasında ara ara görüşmelerimiz oldu. Kendi projesi olan belgesel gündeme geldi. Hakkında dönem dönem çok yazılıp çiziliyor ama kendisi basına çıkmıyor. Dünya basını ise onunla çok ilgili hâlâ. Basında anlatılan bilgilerle bizim konuştuklarımız çok farklı. Üç ayrı Ağca var. 19 yıl Vatikan'da sekiz metrekarelik bir yerde yaşamış. Onun yarattığı bir ruh hali ve bir Ağca var. Yani, ortamı içten bulduğunda kendini ortaya çıkarıyor. Sorgulayan edayla sohbet ettiğiniz an kendini kitliyor. Bir başka Ağca'ya bürünüyor. Burada da yaşadıklarının kendinde yarattığı bir ruh hali var. Bir de önemli olduğuna dair bir izlenim oluşmuş kendisinde. Mesih olduğunu düşünme noktasına kadar gelmiş. "Ben dünyanın kaderini belirleyen adamım" düşüncesi bu. Ama hapisten ilk çıktığında görüştüğümde bu konuda çok daha uçmuştu. Şimdi birazcık normal hayata ayak uydurdu.



*Artık Mesih olduğunu düşünmüyor mu?
Mesih olduğunu düşünmüyor. Ama kendisinin mesaj verdiğini düşünüyor. Bunu ise daha alçak gönüllü olarak söylüyor. Mesaj verdiğini de besleyen, akla gerçekçi gelen hikayeler var. Dünyada "üçüncü sır" denilen sırrı bilen Rahibe Lucia diye, Papa'ya suikast girişiminden bir kaç yıl önce ölen bir rahibe varmış. Ağca'yı, Papa'ya silah sıktıktan hemen sonra kaçarken sarılıp, tutan, durduran kadının adı da Rahibe Lucia'ymış. Ağca bu hikayeyi anlatırken, bunu bir sır ve bir cevap olarak anlatıyor ve algılıyor. Buna benzer bir hikaye daha var. Suikast gerçekleştirmek için otelden çıkmadan önce birisi dua yazıp eline veriyor. Ağca da bu duayı ezberleyip, yazılı kağıdı çekmecenin gözüne koyuyor. Alanda olayların ardından Vatikan polisi kendisini götürüyor. Polis elini atıyor, Ağca'nın cebinden dualar çıkıyor. Ben Mesih'im derken, yaşanmışlıkları üzerinden konuşuyor. Ben tabii ki onun Mesih olduğuna inanmıyorum. Psikolojik olarak baktığımda, bu yaşanmışlıkların insanı nereye götürebileceğini anlıyorum. Bunu bağlamak istediğim yer ise şurası: Yer yer yaptığım sohbetlerde ve kendi yaptığım araştırmalara göre, Papa'ya suikast girişimi için "evet bu Vatikan'ın işi" diyebiliriz. Şimdiye kadar hiç anlatmadığı perde arkasını ise belgeselde anlatacağız. Onunla geçirdiğim altı-yedi ayın ardından, ben de yazacağım. Suikast öncesi, sonrası olayların hiçbirinin kurgusuz olduğuna inanmıyorum ben. Cebindeki dua esprisinden tutun, alanda adı Rahibe Lucia olan birinin onu yakalamasına kadar bütün bu yaşananlar planlı. Bu, Vatikan'ın içinde olduğu bir döngü. Ama tek ayaklı işler değil bunlar. Bir ucunda Bulgar gizli servisinin olduğu ve Vatikan merkezli, planlı yapılan işler bunlar.

*Ama Ağca, son olarak İtalya'da yayınlanan, "Bana Cenneti Vaat Ettiler" adlı kitabında suikast emrini Humeyni'den aldığını iddia etmişti. O nasıl oluyor?
Kendisi bu iddiayı yalanladı. Ağca bu konuda bana, "Benden otobiyografi istediler. Ben İran ya da Humeyni'den bahsetmedim. Kitabı yayınlayanlar, bu iddiayı da sonradan eklemişler" cevabını verdi. Sohbetlerimiz sırasında Humeyni hakkında hiç konuşmadı. Tamamen Vatikan merkezli bir oyundan bahsediyoruz.

Ağca'nın Papa sırrı
*O zaman Papa'nın ölmeyip yaralanması da oyunun bir parçası mı?
Evet. Eğer Papa öldürülmek istenseydi, öldürülürdü. Üç gün sonra başka yerde vurulurdu. Ağca, bir sabah uyanıp, "Ben Papa'yı vuracağım" deyip, tek başına silahı cebine koyup, vurmadı. Birileri onu bir şey için kullandı. Birileriyle diyaloğa geçildi. Zaten Papa'yı vurarken tek değildi. Yanında başkaları da vardı. O başkalarının da kim olduğunu biliyoruz.. Biri Oral Çelik. O da bu ekiple birlikte ordaydı. Ama devamında tamamen Mehmet Ali Ağca ile yürüyen bir ayak. Birçok sır var. İçeride yatarken, Papa'nın kendisini ziyareti sırasında, kulağına eğilip söylediği, şu ana kadar kimseye açıklamadığı bir sır var.

*O sırrı da belgeselde söyleyecek mi?
Evet. Onu da söyleyecek.

*Kulağına söylediği sözler çok mu önemli?
Tablonun bütününü görmek açısından çok önemli. Tek başına kulağına söylediği sözlerin belki bir esprisi yok. Ama söylediğine baktığınızda, bütünün parçalarından biri olduğunu görüyorsunuz. O bir cümle ile başka şeylerin sinyalini yaklıyorsunuz. Vatikan'da da oyunlar var.

*Vatikan dünyada kendisini yükseltmek için, kendi reklamını yapmak için mi Ağca'yı kullandı?
Evet. Ortaya bu çıkıyor. Bunun detaylarını belgeselde anlatacağız. Vatikan'da dönen oyunların perde arkasında, kendisiyle yapılan diyalogların, ya da kendisinin elde ettiği delil, belge, döküman, bir yaşanmışlık var. Bu adamın akli dengesi de bozuk değil, ya da bir raporu yok. Bir döneme tanık olmuş ve kullanılmış bir adamın ağzından çıkanı doğru sayıp bir bakacağız. Vatikan'da dönen bazı olayların deşifresini yapmak istiyor artık.

*Niye? Zamanın geldiğini mi düşünüyor?
Evet.

*Niye şimdi?
Her şeyi anlatayım da bir belgesel olarak bırakayım diye düşünüyor. Biz oturup konuşurken mesela sürekli dünya basını arıyor. Amerikan şirketleri arıyor, açık çek veriyor. Bildiklerinin peşinde olan bir dünya var. Belgeselin adına da "Vatikan'ın Şifresi" diyeceğiz büyük bir olasılıkla. Çünkü o eksende dönecek.

"Türk gladyosu İtalyan gladyosu ile hareket etti"
*Ağca konuşursa, İtalyan-Türk gladyosunun arka planı çözülür mü?
Çözülmese de çok ciddi ayağının cevaplarını Ağca verecek gibi duruyor. Bir kere şöyle bir şey var: Bu işi direkt Vatikan kurguladı diyelim. Vatikan bu görevi direkt Ağca'ya vermedi. Bu tarz sistemler direkt kişiyle muhatap olmaz. Aracı olan, daha üst insanlarla taşerona ulaşılır. Demek ki Türkiye'de başka ayak var. Vatikan, Türkiye'deki o ayağın sırtından buraya ulaştı. Türkiye'de bu ayak, Ağca'ya "hadi yürü" dedi.

*Yani bu olayda, İtalyan gladyosu Türk gladyosu ile mi hareket etti?
İtalyan gladyosu Türk gladyosu ile temasa geçti ve buraya geldi olay. Peki Türkiye'de kim Ağca'ya, "Hadi git, gidiyorsun" dedi? Biri dedi bunu. O isimler önemli.

*Biliyor musunuz bu isimleri siz?
Bir parça biliyorum. Ara ara sohbet ediyorum. Kendi izlenimlerim var. O dönemin devlet sisteminde izleri var.

*Hâlâ var mı devletin sisteminde?
Eskiye göre çok temizlendi tabii ki. Zaten şimdiki hükümet de o sistemi yıkıp temizlemeye çalışıyor. Ortada kirlenmiş bir sistem vardı. Mafya devleti yönetir hale gelmişti. Şimdi durum değişmeye başladı. Konuşması istenmeyen birçok insan cezaevinde öldürüldü.

*26 yıl boyunca Ağca'ya hiçbir şey olmadı. Birileri mi koruyor onu?
O sistemin planını kestirebilmek lazım. Bazen plan, bu insanların ölmesi değil, yaşamasıyla koruma altına alınır.

*Ağca'nın Türkiye'deki polis sorgusuna katılmış olan İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi Güneş "Sıkıyönetim tarafından sorgu için ek süre verilmediği için Ağca'nın konuşturulamadığını" ileri sürmüştü. Türkiye'de onu birileri mi koruyor?
Benim de baştan beri anlattığım bu. Ağca dünyaya imzası atan bir olayın ana kahramanı. Türkiye'de yaşanmış bazı olayların da ana kahramanı. Burada en bildiğimiz İpekçi suikastı. Hiç bir şey söylemedi bu adam şimdiye kadar. Hapisten çıktı, "Ben Mesih'im" dedi. Dikkat oraya kaydı. Bir türlü karşımıza alıp, "Bırak bu Mesihliği bırak da, bu yaşanmışlığı anlat" demedi kimse. O da zaten anlatmadı. Ama ortada bir de gerçek var. Bu adam Türk menşeli bir adam. Papa'yı vurduğunda, yaşı çok gençti. Bir işbirliğinden dolayı bu adama bu görev verildi. Aslında çok önemli anlatacağı şeyler var. İşte belgeselde bunların kapısını aralayacağını söylüyor. Senaryoyu daha yeni yeni oluşturuyoruz.

"Ölüm merkezi aynı"
*Şu ana kadar Türkiye'deki birçok suikastın kaynağı aynı yer mi?
Aşağı yukarı... Aslında anlayana çok net bir dönem yaşananlar. Özal suikastı olsun, Cem Ersever olsun, helikopter kazasına kurban giden Muhsin Yazıcıoğlu olsun, yani terörün başlaması ile şu ana kadar olan süreçteki o 35 yıllık süreçte yaşanan faili meçhul veya o tip olayların hepsini masaya koyduğumuzda hepsinin ölüm merkezi aynı. Ersever, "Güneydoğu'ya kardeşlik gelmezse, terör bitmez" demiş. Eşref Bitlis aynı şeyi söylemiş. Özal'ın kavgası da oymuş. Bakıyorsunuz, bu ölen kişilerin söylediği şeyler paralel. Örneğin Cem Ersever'in öldürüldüğü gün, farklı noktalarda iki kişi daha öldürüldü. Ciddi bir oyun savaşı dönüyor dünyada. Birçok istihbarat örgütünün kullandığı, -bana göre hâlâ hayatta olan- Yeşil lakaplı Mahmut Yıldırım'ı son olarak Türk Silahlı Kuvvetleri kullanmış. Türkiye hâlâ Mahmut Yıldırım'ı arıyor. Bize gösterilenle arka plan birbirinden çok farklı.

*Çözüm sürecinin şu ana kadar sabotajlara rağmen devam etmesinin nedeni Türk gladyosunun çözülme sürecine girmesi olabilir mi?
Türkiye şu anda çok ciddi bir temizleme operasyonu yaşıyor. Tabii ki dış mihraklar, Türkiye'deki bu temizleme operasyonundan rahatsızlar. Düşünün, kontrol altına aldıklarını zannederken, Başbakan kendi ilkelerini uyguluyor. Birçok insan yıllardır Ergenekon'dan yargılanıyor. Bu insanların birçok itirafı var. Bence orada bir sürü oyunlar ortaya çıktı. Devlet bunlara hakim şu an. Devletin diğer kademelerindekiler, önceden önlem alıyor. Türkiye artık eskiye göre daha sağlam gitmeye başladı. Yakın zamana bakın! Ortadoğu'da birçok ülkeyi devirdiler. Ama Türkiye'yi deviremiyorlar. Erken uyarı sistemi, bizi koruyor galiba.

"Koruması yok ama onu kollayan bir takım insanlar var"
*Ağca nasıl yaşıyor?
Gücü yettiğince korumalı yaşıyor. Akıl oyunu yapıyor. Evini kimse bilmez. Gezerken kendisini çok kamufle ediyor. Buluşma noktası veriyor. O buluşma noktasına geldiğinizde sizi arayıp başka yere çağırıyor. Çünkü dünya gizli servisleri boş bırakmıyor. Sekiz ayda yedi-sekiz telefon hattı değiştirdiğini ben biliyorum. Sürekli telefon hattı değiştiriyor.

*Ölüm tehdidi alıyor mu?
O tedirginlikle yaşıyor. Söyleyip söylememesinin ötesinde, ben onunla bir araya gelişlerimde o tedirginliği hissediyorum. Bir de ketum bir adam. Cezaevinden çıktığından beri kendisiyle diyalogtayım. Ancak son yedi-sekiz aydır açılmaya başladı. O da sınırlı ama. Bazı şeyleri çok kendinde tutuyor.

*Koruması var mı?
Aktif bir koruması yok ama onu kollayan bir takım insanlar var.

*Nasıl para kazanıyor? Ne yiyip, içiyor?
Şu an çalışmıyor bir yerde. Ama rahat yaşıyor. Demek ki bir yerden bir şey geliyor. Parası var ki ciddi bir sosyal hayat yaşıyor. Kendine de bakıyor, sporunu da yapıyor.

DUYGU LELOĞLU / AKTUEL