Tarihte adına ilk kez 1745'de rastladığımız Siyah Yunus Cezaevi, aralarında yamyamlar, seri katiller ve kanlı teröristlerin de olduğu, belki de dünyanın en azılı 700 suçlusuna ev sahipliği yapıyor. Adını, binanın girişinde bulunan ve mahkumlar tarafından inşa edilen siyah yunus heykelinden alan bu cezaevi, Rusya'nın Kazakistan sınırında bulunuyor. Buradaki mahkumların, bilinen ve henüz kanıtlanamayan suçları göz önüne alındığında yaklaşık 3.500 kişinin ölümüne sebep olduklarını görüyoruz.Bu da tutuklu başına en az beş cinayet anlamına geliyor. 1973 doğumlu Nikolayev, Vladimir Putin'in önceki dönem kabinesinde yer alan bir milletvekiliydi Ünlü Rus mafyasına dahil olduğu söylenen Nikolayev, aynı zamanda belediye başkanlığı da yapmış zengin bir iş adamıydı. Siyah Yunus Hapishanesi'nde ömür boyu hapse mahkum edilen, Vladimir Nikolayev yamyamlık için zaman kolluyor. Hapishane içerisinde güvenlik o kadar ileri bir düzeyde ki, binada mahkum sayısından daha çok gardiyan buluyor (900 adet). Bu gardiyanlar ise yıllardır, her 15 dakikada bir hücreleri kontrol ediyorlar. Mahkumlar günde yalnızca 1 kere hücrelerini terk ediyorlar ve günlük egzersiz hareketleri için 90 dakikalığına biraz daha büyük bir hücreye alınıyorlar. Bu değişim sırasında ise belleri bükük ve elleri yukarıdan kelepçelenmiş halde en az 3 gardiyanın gözetiminde yürümek zorunda kalıyorlar. Bahçe gezintileri de yine belleri bükülmüş ve başlarında en az 3 gardiyan ile gerçekleşiyor. 24 saat sürekli gözetim altında olan mahkumların, günboyunca oturmalarına ya da yatmalarına izin yok. Sadece uyuma saati geldiğinde yatmalarına izin veriliyor. Mahkumlar Siyah Yunus'un bahçesinde dahi açık havadan yararlanamıyorlar. Bahçe içinde yine hücreler bulunuyor ve yine dünya üzerinde sadece burada böyle bir uygulamaya yer veriliyor. Siyah Yunus Hapishanesi'nde bir yemekhane yada kafeterya için yer yok. Mahkumlar günde 4 kez çeşitli çorbalarla besleniyor ve bu sırada yine hücrelerinde çıkarılmıyorlar. Neredeyse 200 yıla yakın tarihinde, Siyah Yunus Hapishanesi'nden kaçabilen olmadığı gibi, kaçma teşebbüsü bile kaydedilmemiştir. Sadece ömür boyu hapis ile cezalandırılan ve inanılmaz derecede vahşi olan mahkumlardan bugüne kadar tahliye edilen de olmamıştır. Ülkede bu hapisaneye düşmek 'mezara düşmekten beter' kabul ediliyor. Sierra Leone, ya da resmi adıyla Sierra Leone Cumhuriyeti, Batı Afrika’da bir ülke. Bu küçük ülkenin en azılı mahkumları tek bir hapishanede tutuluyor. Burada büyük suçtan küçük suçlara kadar bütün mahkumlar aynı yerde yatıyor. Aralarında seri katillerin de yer aldığı merkez hapishanesinde toplam bin 100 mahkum var. Mahkumlar balık istifi gibi üst üste kalıyor. Bu cezaevinde, işkence,dayak ve tecavüzün önüne geçilemiyor. Bu korkunç cezaevinin içinden görüntüler çeken Fernando Moleres, Sierra Leone cezaevi sistemini daha doğrusu bu korkunç gerçeği gözler ününe serdi. Moleres’in bu hikayesi, Luis Valtuena Uluslararası İnsani Fotoğraf Ödülü aldı. 1856'da kurulan Sark Hapishanesi, dünyanın en küçük hapishanesidir. Aynı anda sadece iki hükümlünün sığabildiği hapishane genellikle tek gecelik durumlar için kullanılmaktadır. En ağır cezanın 21 yıl olduğu Halden Hapishanesinde dünyanın en lüks hapishanelerinden biri. 77 insanı bombalayarak öldüren Norveçli Anders Breivik benzer bir hapishanede 21 yıl yatmakla cezalandırılmıştı. Aranjuez hapishanesinin içinde çocuklar için tasarlanmış aile hücreleri bulunmakta. Amaç hapsedilen ebeveynlerin çocuklarının, anne babalarıyla iletişim kurabilmeleri. Cebu hapishanesinde aralarında katiller, uyuşturucu kaçakçıları ve tacizcilerin bulunduğu mahkumlar, düzenli olarak pop şarkıları eşliğinde dans ediyorlar. Amaç mahkumları meşgul etmek ve rehabilitasyonlarını sağlamaktır. Paris'teki La Sante Hapishanesi'nde mahkumlar genelde susuzluktan ölmüştür. Dünya hapishanelerinde yılda 24 kişi intihar ederken, Sante'de ortalama 122 kişi intihar ediyor. İntihar etmek isteyenlerse temizlik odasından aldıkları deterjanlarla intihar ediyor. La Planta Hapishanesinde kalması gerekenin üç katı mahkum kalmakta. Rüşvetin eksik olmadığı ve sık sık isyanların yaşandığı La Planta'daki mahkumlarda silah ve uyuşturucu eksik olmaz. Carandiru Hapishanesi'nde mahkumlar ya diğer mahkumlar tarafından öldürülürler ya da kol gezen salgın hastalıklara yakalanıp ölürler. Bu hapishanede her 5 mahkumdan 1i ilk 6 yılında AIDS'ten, 2si de diğer sebeplerden hayatını kaybeder. 111 mahkum öldürüldü Sao Paulo eyaletindeki Carandiru Hapishanesi'nde 2 Ekim 1992'de iki mahkumun arasında çıkan futbol kavgası, rakip çetelerin birbiriyle hesaplaşmaya girmesi sonucu, hızla tüm hapishaneye yayıldı. 10 bin mahkumun bulunduğu, Güney Amerika'nın en büyük hapishanelerinden olan Carandiru'da büyük bir ayaklanma başladı. Ayaklanma polis operasyonuyla bastırıldığında 102'si polis kurşunuyla, dokuzu da mahkumlarca bıçaklanarak, toplam 111 mahkum öldü. Olayın ardından açılan soruşturmanın savcısı, birçoğunun yakın mesafeden edilen ateşle öldüğünü açıkladı. BBC Brezilya'ya konuşan eski mahkum Jacy de Oliveira, 'İçeri dalıp rastgele ateş açarak insanları öldüreceklerini asla tahmin etmemiştik. Ayaklanmaya katılmayan birçok insan da böyle öldürüldü' dedi. 'Polisler herkese ateş etmeye başladığında ben beşinci kattaydım, eğer bir polisin gözünün içine bakarsanız, ölürdünüz.' 500 kişilik hapishanede 6000'den fazla mahkum var. Her gün onlarca kişinin öldüğü hapishanede insanların cesedi dışarı çıkarılmaz ve aç bırakılan bazı mahkumlar insan etiyle doymak zorunda kalır.