IŞİD'in Kobani saldırısı üzerinden Türkiye'yi teröre destek veren ülke gibi göstermeye çalışan HDP, Doğan ve paralel medyanın yayınlarının aksine Türkiye, Kobani'yi insani yardımlarla ayakta tuttu. "Terörist Türkiye" kampanyasını yürüten gizli ortaklar Türkiye'nin bölgeye yaptığı yardımları görmezden geldi. Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi, Türkiye karşıtı kampanya yürütenlere isyan etti.
5 AYDA BİN 920 TIR
Kobani'nin Türkiye sayesinde ayakta kaldığını söyleyen Çiftçi, sadece 5 ayda bin 920 TIR yardımın bölgeye gittiğini açıkladı. Bazı medya kuruluşlarının, bombalı araçla düzenlenen saldırılarının ardından provokatif haberler yayınladığını belirten Çiftçi, kanıtlanabilen ve ispatlanabilen bir durum olmamasına karşın bazı basın yayın organlarının ısrarla asılsız haberler üzerine yoğunlaştığını dile getirdi.
IŞİD'E YARDIM İDDİASI ALGI OPERASYONU
Çiftçi, daha önce de ağır bir çatışma süreci geçiren Kobani'ye en fazla insani desteğin Türkiye tarafından yapıldığına işaret etti. Kobani'nin, Türkiye'den giden yardımlarla ayakta durduğunu anlatan Çiftçi, "Bütün iyilikleri göz ardı edip, insani desteğe ve Türkiye'nin Kobani'nin huzuruna yönelik niyetlerine rağmen olumsuz haberleri yayanları anlamak mümkün değil" ifadesini kullandı. Sınır hattında 2,5 metre eninde ve 2,5 metre derinliğinde hendeklerin bulunduğunu hatırlatan Çiftçi, IŞİD militanlarının veya araçlarının Türkiye'den geçiş yapamayacağının çok açık olduğunu vurguladı.
KATİLLERLE AYNI KEFEYE KONULMAK BİZİ ÜZÜYOR
Çiftçi, başta Suruç ilçesi olmak üzere Türkiye'nin farklı kentlerinde toplanan insani yardımların Kobani'ye ulaştırılmasına devam edildiğini söyledi. Özellikle çatışmaların azalmasının ardından normalleşme sürecine giren bölgeye desteğin artırıldığını ifade eden Çiftçi, şöyle devam etti: "Türkiye'den Kobani'ye son 5 ayda bin 920 tır insani yardım malzemesi ulaştırıldı ve oradaki insanların yaşamını sürdürmesi sağlanıyor. Biz yardım göndererek Kobani'deki halkı yaşatmaya çalışırken birilerinin Türkiye'yi insanları öldürenlerle aynı kefeye koyması açıkçası kalbimizi kırıyor ve bizleri üzüyor. Çünkü biz komşularımızın huzurundan ve insanca yaşamalarından yanayız. Hiçbir şekilde IŞİD unsurlarının Türkiye tarafından gitmesi veya bunlara destek olunması mümkün değil. Bu, bazı medya kuruluşlarının algı operasyonu oluşturma girişimidir. Bunları yapanları Allah'a havale ediyorum."
Sınırda branda altına bekleyiş
IŞİD ile Kürt gruplar arasında çatışmalar nedeniyle Türkiye sınırına gelen grubun bekleyişi sürüyor. Bekleyenlerin sıcak nedeniyle güneşten korunmak için brandalarla gölge oluşturmaya çalıştıkları görüldü. Öte yandan İnsan Hakları İzleme Örgütü, Kobani düzenlenen saldırılarda en az 146 sivilin hayatını kaybettiğini duyurdu. Londra merkezli kuruluş IŞİD'in saldırısını en büyük ikinci sivil katliamı olduğunu açıkladı.
'Ankara'nın desteği çok önemli'
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cabbar Yaver, Türkiye'nin kendilerine ciddi yardımda bulunduğunu belirtti. Yaver, "Türkiye, Peşmerge güçlerine askeri malzeme ve araç yardımında bulundu. Ayrıca Türkiye'den gelen askerler, Peşmerge güçlerini askeri kampta eğitiyor. Eğitim çalışmalarının bize sağladığı yarar çok önemlidir" dedi. Terör örgütü IŞİD'in elindeki Musul'un kurtarılması için olası operasyona da değinen Yaver, "Bağdat hükümeti bu operasyona henüz hazır değil" ifadesini kullandı.
Türkmen köyünde YPG terörü
15 Haziran'da IŞİD'in boşalttığı Tel Abyad'a giren YPG militanları kentin 10 km doğusunda bulunan en önemli Türkmen yerleşim birimlerinden biri olan Hammam Türkmen kasabasına baskın yaptı. Savaştan önce yaklaşık 25 bin Türkmen ve Arabın yaşadığı kasabada karargah kurmak isteyen YPG militanları, 800 Türkmeni, terör örgütü IŞİD'e destek verdiği iddiasıyla bir okula topladı.
Kasabadaki evlerde detaylı bir arama yapacaklarını söyleyen YPG'liler iki saat içinde köyün boşaltılmasını istedi. Yeni Şafak'ın telefonla ulaştığı kasaba sakinleri, YPG'nin bina çatılarına keskin nişancı yerleştirdiğini ve bu yöntemle de kasaba halkını taciz ettiğini ileri sürdü. Hammam Türkmenliler, YPG'nin evlerde yapmak istediği aramanın açıkça mahremiyet ihlali olduğunu ve bu yolla kasaba halkının göç etmesinin sağlanmaya çalıştığını belirtiyor. Bölgedeki kaynaklar yaklaşık 1000 ailenin evlerini terk ettiğini ve mülteci konumuna düştüğünü ifade etti. Kaçanların bir kısmı Türkiye sınırına doğru harekete geçti.
Yeni Şafak
