1.GİTAR
Gitarın kökeninin eskiye dayandığı konusunda bir çok varsayım var. Avrupa'ya geliş öyküsünde İran ve Arap adlarına rastlıyoruz. İran yoluyla Arap dünyasına, Arapların İspanya' yı fethiyle de Avrupa' ya geçtiği yaygın bir saptama. Gitarın ülkemize girişi ise biraz daha yakın tarihe dayanmaktadır.
Mağrip ve Latin gitarları 12. yüzyılda görülür 15. yüzyılda Lavtaya doğru gelişerek "Mandola'ya" yada "Mandora" adını alır. Ayrıca Gaitern diye bahsedilen Saz El Vihuelası olarak 13. yüzyıldan beri tanına bu çalgı 1500'lerin sonuna doğru bugünkü gitarın doğmasında ki ilk ipuçlarını verir.
2. KEMAN
Keman gibi yaylı enstrümanların kökeni, Orta Asya göçebe atlı kültürlerinden gelmektedir; Kazak Kopuzu buna misal olarak gösterilebilir. Tüm bu enstrümanların yayları günümüzde de olduğu gibi at kılından yapılır. Bu müzik aletleri, Orta Asya'dan İpek Yolu aracılığıyla, Çin'e, Hindistan'a ve Orta Doğu'ya yayılmıştır. Orta Doğu'da Bizans, lir adı altında ilkel bir keman çeşidi geliştirmiştir. Günümüz anlamdaki keman ilk olarak 14.yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. Bu dönemden sonra keman Avrupa'da yayıldı.
İlk keman yapımcılarının Rebec, Rönesans da Fer tarafından Ortaçağ'da İtalya'da Lira da Braci, Fransa'da Viel adlarıyla kullanılan yaylı çalgılar Keman'ın atası sayılır. Lavignac, Keman'ın Türklerin Kemençe'i guz (Oğuz Kemençesinden)alındığını yazar. Bazı kaynaklarda ise Arapların Rebab'ından geliştirildiği öne sürülmüştür. 16.ve 17. yüzyıldaki Keman yapım ustaları Nicolo Amati, Paolo Maggini, Giuseppe Guarneru, Antonio Stradivarius Keman'a son şeklini vermişlerdir. Keman asıl biçimi korumakla birlikte 19. yüzyılda bazı değişikliklere uğradı.
3. AKORDEON
Akordeon'un ilkel şeklinin 1822'de Berlin'de Christian Friedrich Ludwig Buschmann tarafından icat edildiğine inanılır. Ama yakın zamanda akordeon olarak adlandırılabilecek bir enstrümanın 1816'da veya daha önceki bir tarihte Nürnbergli Friedrich Lohner tarafından kullanıldığı saptanmıştır.[3]
Akordeon ismine ilk patent ise 1839'da, Viyanalı org ve piyano yapımcısı Cyrillus Demian tarafından günümüzdeki akerdeona çok da benzemeyen tek klavyeli küçük bir çalgı alındı. Kısa sürede, birçok firma bu yenin çalgının üretimine girişti. "Diyatonik akordeon" denilen ve diyezli ya da bemollü sesleri veremeyen bu çalgı, köylere kadar yayıldı. 1880'de,iki klavyeli kromatik akordeon gerçekleştirildi. Diyezli ve bemollü sesleri de verebilen bu yeni akordeon, kısa sürede çok tutundu. 1940'ta daha da gelişti ve konser akordeon adını aldı. George Auric ve Jean Françaix gibi besteciler bu çalgı için birçok parça besteledi.
4. SAKSAFON
Saksafon tarihçesi en çok merak edilen konulardan biri olarak süre gelmiştir. Saksafon Adolphe Sax adındaki 1814 Belçika doğumlu klarnet ustası tarafından 1840 yıllarının başında icat edilmiştir. Bu değerli mucit bu eşsiz enstrümanı hayatımıza katmış 79 yaşında Fransa'nın Paris kentinde hayata veda etmiştir.
Saksafonun icadının yanı sıra basklarnetin de tasarımında önemli değişiklikler yapmıştır. Üretildiği yıllarda sıklıkla ordu müziği çalgısı ve klasik batı müziği çalgısı olarak değerlendirilmiştir. Zaman içerisinde de sıklıkla pop ve caz müziğinde yer almasından dolayı, birçok kişi tarafından caz ve pop müziği çalgısı olarak akıllara kazınmıştır. Kendine has eşsiz tınısı olan bu müzik aletinin yapısı ile ilgili detaylı incelemelerim aşağıda yer almaktadır.
5. BAĞLAMA
Bağlama ve ailesi olan sazlarının kökeni Kopuza dayanmaktadır. Kopuz mızraplı sazların, İklığ ise yaylı sazların atası olarak bilinmektedir. Mızraplı sazların atası alarak bilinen Kopuz, Türklerin en eski sazlarından biridir. En az 1500 yıl kullanılmış olan bu ünlü mızraplı saz, bugün yerini Anadolu'da bağlama ve ailesi sazlarına bırakmış olmakla beraber, Orta Asya ve Sibirya Türkleri tarafından halen kullanılmaktadır. Bağlama adına, ilk olarak 18. yüzyıl metinlerinde rastlanır. Bu dönemde Anadoluya gelen Jean Benjamin de Laborde, seyahatnamesinde, "Bağlamanın biçimi tıpkı Çöğürünki gibi, ama ondan daha küçüktür … " der.
6. PİYANO
1700'lü yıllarda icat edilen pianoforte terimi, Latince düşük ve alçak ses yüksekliğini nitelemek için kullanılan "piano" ve "forte" kelimelerinin birleşmesi ile türemiştir. Beethoven, Chopin, Lizst, Handel, Haydn ve daha birçok önemli bestecinin vazgeçilmezi olan piyano, modern halini Cristofori'nin yanı sıra başka isimlere de borçludur.
Modern piyano ise büyük ölçüde Mozart Dönemi olarak da anılan 50 yıllık bir süreçte; 1790-1860 yılları arasında şekillenmiştir. Hayatın her alanını etkileyen Sanayi Devrimi müziğe de dokunmuş, müziğin hem tüketim hem de üretim alışkanlıklarını değiştirmiştir.
1800'lerin başından itibaren piyano endüstrisi Paris'e kaymıştır. Bunda özellikle Frederic Chopin ve Franz Liszt gibi dönemin önde gelen bestecilerinin Fransız markası Pleyel'i tercih etmesi önemli rol oynamıştır.
Sebastien Erard, Henri Herz, Jean-Henri Pape ve Jean-Louis Boisselot gibi değerli müzisyenlerin elinden geçtikten sonra Steinway şirketinin 1874 yılında sahneye çıkmasıyla, piyanonun günümüzdeki şeklini almaya başladığı görülmektedir.