İşte Hilal Kaplan'ın o yazısı:
Gerçek kertenkeleler rahatsız
Hırsızlığı meslek edinmiş, 'kertenkele' lakaplı bir adamın hidayete eriş hikâyesini merkeze alan bir dizi yayınlanıyor ATV'de. Daha ilk bölümdeki rating oranıyla, STV'nin malum dizisini tahtından etmeye aday olduğu anlaşılan bu diziyi paraleller yerden yere vuruyor doğal olarak.
Önce hikâyeye bakalım: Kertenkele, yanan bir binadan, hayatını tehlikeye atarak bir çocuğu kurtardığı sırada polise yakalanır. Yani pek de ruhsuz bir karakter değildir. Üstelik işlemediği bir suç da üzerine kalır.
Hapishanede intihara teşebbüs ettiği için getirildiği hastanede, ömrünün son demlerini yaşayan hasta ama nur yüzlü ve sevecen bir imamla aynı odada kalır. İmam, Allah'a isyan noktasındaki bu adama etkileyici biçimde nasihat eder. Son söylediği sözlerden biri olan 'İnsanların sayısı kadar Allah'a ulaşmanın yolları vardır', Kertenkele lakaplı bu günahkârın hidayete yürüyüş hikâyesini İmam efendinin sanki sezmiş olduğuna işarettir. Nitekim ardından cübbesini çıkarıp, 'Ben bir duş alayım' der ve kertenkele de cübbeyle sarığı kaptığı gibi hastaneden firar eder. İzleyici, ikinci bölümden itibaren de cübbeye mündemiç ruhaniyetin ve İmam'ın cebinde taşıdığı not defterindeki yazıların adım adım Kertenkele'yi dönüştürüşüne şahitlik ediyor zaten.
Etrafında kıyametler kopartılan mevzuu bundan ibaret. Yani ortada hırsızlık yapan 'sahtekâr bir imam' yok. İmam kılığına girmiş bir hırsızın, bu rolden giderek etkilenip hidayete erişini anlatan bir senaryo var. Bunda imamlara nasıl bir hakaret var acaba? İşin en ironik yanı da paralelcilerin bu diziye karşı çıkması olsa gerek.
Tedbir diye sistematik bir riyakârlık mekanizmasını literatürümüze sokan,
Namaz kıldığını saklamayı bırak, başını örtmek gibi farzları bile hocası gerekli bulduğundan askıya alabilen, yeri geldi mi içki içmeyi dahi 'caiz' görebilen,
Hz. Peygamber'i (s.a.v.), kâh olimpiyatlarına, kâh STV dizisine 'getirterek, O'na âdeta 'konuk sanatçı' muamelesi yapan,
Başörtüsü yasaklarını kaldıran, siyer ve Kur'an'ı seçmeli ders haline getiren ülkesindeki iktidarı 'bunlar aşırı Müslüman, zaten İsrail'i de pek sevmezler, kulaklarını çekmeniz lazım' yollu Batı'ya şikâyet edebilen,
Ak Parti mitinginde tekbir getirenleri, 'Erdoğan yanlıları 'Allahu Ekber' diye tezahürat yapıyor' şeklinde jurnalliyen bu güruhun mezkûr diziden rahatsızlığını anlamak kolay.
Ancak Diyânet'in rahatsızlığını anlamak zor.
Bugüne kadar ensesti hoş göstermek dahil her tür ahlâksızlığın döndüğü diziler için ağzını açmayan bir kurumun, paralel gaza gelerek Kertenkele'yi hedef alması oldukça yersiz ve haksız. Bilakis imamlık müessesesinden etkilenerek doğru yola giren bir adamın hikâyesine, şimdiye kadar her bölümünde ayetlere, hadislere, tasavvuf literatürüne referansların olduğu bir diziye ilk Diyanet'in ve imamlarımızın sahip çıkması gerekirdi.
Gerçek kertekeleler neden rahatsız biliyoruz ama Diyânet'in bu tavrını anlamakta güçlük çekiyoruz, bilinsin.