Tahir Elçi katledildi. Hem de, "Çatışmalar dursun, hendekler kapatılsın" diyerek "devrim" mavalına karşı çıktığı konuşma esnasında.
Yazık ki yazık, "yandaş" tesmiye edilen medya içinde hâlâ sorumsuzca "kişilik katline" devam edenler oldu. Bu asla kabul edilemez çirkin bir tavırdı. Bir de, sureti haktan görünüp, kelimelerle iç savaşa hendek kazan fırsatçılar oldu.
Aslında aralarında sonuç itibariyle hiç fark yok. Ellerinde kazma, bizi biz yapan dokuya habire vuruyorlar.
Mesela, Ahmet Hakan bunlardan biri… "Aslan gibi bir Tahir Elçi'yi vurdular" serlevhalı dünkü yazısında,Tahir Elçi'yi alçak bir algı yönetimine meze yapmaya gayret ediyor.
İnsan biraz utanır yahu! Aferin, çok kurnazsın, da, bir insan öldürüldü, hiç mi vicdanın sızlamıyor; şappadak "hesaplaşma" peşine düşüyorsun.
Derdin nedir? Tahir Elçi'nin, "hendekler kapatılsın, çatışmalar sona ersin" dedikten hemen sonra vurulduğunu neden dile getirerek, "Aslan gibi bir Tahir Elçi'yi vurdular" demiyorsun? "Hendekler kapatılsın derken, hendekleri kazanlar tarafından vuruldu," denilmesin diye mi? Neden, 1 Kasım seçimleri öncesi, senin programında serdettiği mahut ifadeye gösterilen tepkiden hareketle mezkur başlığı atıyorsun? Bu nasıl algı oluşturma faaliyetidir? Neden kelimelerle iç savaş hendekleri kazıyorsun muhterem?
Salih Tuna/Yeni Şafak