CHP'de referandum sonrası neler olacağını anlatırken, 10'a yakın gruptan söz etmiş ve 15 Nisan tarihli o yazıyı şu tespitle bitirmiştim:
"
Kılıçdaroğlu dahil 10 hatta daha fazla hizip var. Referandum sonrası birbirlerinin gözünüoyacak noktaya mı gelirler yoksa Kılıçdaroğlu hepsine ayar mı verir onu da yaşayıpgöreceğiz."
Deniz Baykal, Fikri Sağlar ve
Muharrem İnce'nin
art arda çıkışı ve
ardından yönetimdeki Selin Sayek
Böke'nin istifasıyla birinci olasılık etkili
görünse de, şu sıralarda "
Artık siyasette tecrübe kazandı" denilen
Kılıçdaroğlu'nun usta manevralarıyla
ikinci olasılığın devreye girdiğini söylemek
mümkün.
Ayrıca kamuoyunda muhalefetin acele ettiği ve fırsatçı davrandığı algısı da çok güçlü ve adı geçen siyasi aktörlerin geçmişleri de pek güven verici değil.
Bütün bunlar bir araya gelince rüzgâr da ters dönmeye başladı.
Henüz oyun bitmiş değil ama şu aşamada görünen o ki, eski siyasi aktörler kaybetmeye daha yakın. Tabii şu da bir gerçek, onların kaybedeceği bir şeyleri olmadığı için ortaya atılmalarının bir riski yok. Aralarında kaç kez aday olup kaybeden bile var.
Ama bu Kurtlar Sofrası'nda biri var ki, istifasıyla hem kendisini hem de herkesi çok şaşırttı:
Selin Sayek Böke... Böke, parti içinde yıldızı parlayan, uluslararası desteği olan ve Tansu Çiller'e benzemesiyle de siyasetin yeni "sarışın güzel kadını" olarak lanse edilen bir isimdi.
Gerçi toplumsal destek açısından şansı pek fazla değildi ama yine de en azından partide ilgi gören biriydi. Hatta referandum öncesi yazmıştım, kulisleri hareketlendiren bir yapılanmanın içindeydi.
Özgür Özel'le "
Eşbaşkanlık" ekseninde yeni bir çıkışa hazırlandığı,
Aykut Erdoğdu, Veli Ağbaba, İlhan Cihaner gibi isimlerin destek verdiği biliniyor.
Özellikle Ağbaba'nın Baykal'ın çıkışından sonra Ankara'da aralarında
Zeynep Altıok'un da bulunduğu Parti Meclisi üyeleriyle bir araya geldiği, PM'de sert tavır koyacakları da konuşulanlar arasında.
Her ne kadar
Ağbaba, "
Geç bunları Mahmut Övür" dediyse de tespitlerim
tek tek ortaya çıktı. Hiçbirinin
hesabı tutmadı. Şimdi bambaşka bir
manzara var.
Böke, istifa ederken arkasından
kendisini destekleyenlerin geleceğini
bekledi mi bilmem ama kimseleringelmediği çok açık. Çevresindekiler
birer birer sütre gerisine çekildi. Önce
eşbaşkanlık hayali kurduğu
Özgür Özel genel başkana bağlılığını bildirdi. Sonra
Aykut Erdoğdu ve
Veli Ağbaba. Tabii
Böke'ye sıcak bakan başkaları da vardı,
onlar da tek tek çark etti.
Gördüğünüz gibi CHP'de rüzgâr Kılıçdaroğlu'ndan yana döndü. Normal kongre sürecinde yelkenleri indirenlerin sayısı daha da artacak. Böke, kısa siyaset hayatında siyaset tarihimizin klasik "ortada bırakılma" durumuyla ilk kez karşı karşıya. Bu da hem akademisyen hem de siyaset acemisi olması nedeniyle çok doğal. Ayrıca, CHP'de, Bizans gibi oyun bitmez.