Yer Ümraniye'ydi… Üçüncü cinayet, 1 Nisan 2010'da aynı mahallede gerçekleşti. İşlediği cinayetlerde bıçak kullanan
cani, çok belirgin "seri katil" hatlarına sahipti. Cinayet dedektifleri, hırsızlık olayları üzerine vahşetler arasında bağlantı kurdu. Gerisi çorap söküğü gibi geldi…
NESİBE DEMİR CİNAYETİ (9 Aralık 2009)
2009 yılının Aralık ayında işlenen ilk cinayet, İstanbul Ümraniye'de meydana geldi. 59 yaşındaki ev hanımı Nesibe Demir, ikamet adresinde kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından karnından bıçaklanarak öldürüldü.
Cesedi, akşam saatlerinde işten çıkarak eve gelen kızı tarafından bulundu.Cinayetin gerçekleştiği ev, katil veya katiller tarafından dağıtılmıştı.
Eşyalar yerle bir edilmiş, hırsızlık olayı gerçekleşmişti. Adresi mercek altına alan İstanbul Cinayet Masası ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri, salonda yer alan 37 ekran televizyon ile uydu alıcısının çalındığını tespit ett
i. Demir'e ait ceset, savcılık talimatıyla Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin morguna kaldırıldı.
MİNE ELAGÖZ CİNAYETİ (28 Aralık 2009)
Nesibe Demir Cinayeti'nin sadece 19 gün sonrasında ikinci cinayet işlendi. Adres, Ümraniye Altınşehir Mahallesi'ydi. Yangın ihbarı üzerine geldikleri gecekonduya giren itfaiye ekipleri, alevleri söndürdü ve cesetle karşılaştı.
41 yaşındaki Mine Elagöz'ün, oğlu ile birlikte yaşamını sürdürdüğü evinde 11 farklı yerinden bıçaklanarak öldürüldüğü ortaya çıktı. Katil, evi yakarak ortadan kaybolmuş, İstanbul Cinayet Büro Amirliği dedektifleri iz peşine düşmüştü. İki cinayet arasında bağlantı kuran uzmanlar, yaşamına son verilen Mine Elagöz'ün ikamet adresinde yapılan "Luminal çalışması"nda bir erkeğe ait kan izlerine rastladı.
Mine Elagöz'ün akrabaları ile yakınları takibe alındı fakat kan örneği, yabancı bir kişiye aitti.