Haber Türk gazetesinden Balçiçek İlter'in sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Canan Karatay Kolesterol, damar sertliği ve menopoz uydurulmuş hastalıklar olduğunu söyleyerek İlaç firmalarının da bu hastalık durumunun uydurulmasında büyük rol oynadığını söyledi.
Kolesterol, ateroskeleroz (damar sertliği), menopoz... Hipokrat diyor ki ilaçlar yiyecekleriniz, yiyecekleriniz ilaçlar olsun.
Niye bu kadar kızıyor meslektaşlarınız size?
Balçiçek Hanım, şeker hastalarına şeker yerine 10 dilim ekmek veriyor doktoru. Olacak şey mi? Asla ekmek vermemesi lazım. Söyleyince kızıyor. "Gazlı içecek yok" diyorum, firmalar kızıyor, onlarla yakın olan doktorlar kızıyor. "Kolesterolilacı yok" diyorum, herkes kızıyor. Söylediğim her şeyin arkasındayım. Her şey bilimsel.
Altı kitabınız var. Sizi hiç tanımayan birine Canan Karatay'ı nasıl anlatırız? Nedir felsefeniz?
Felsefe çok basit. Hastalanmamak için sağlıklı beslenmek ve yaşamak. Pakete girmiş hiçbir şey yemeyin. Pakete girmiş her şeyin içinde dünya kadar trans yağ ve dünya kadar glikoz var. O kadar. Ekmekten ve şekerden uzak durun. Türkiye'deki obezitenin ana sebebi ekmek, şeker ve gazlı içecekler. 3 yaşında dahi gazlı içecek veriyorlar. Çocuklar getiriyorlar elleri ayakları titreyen.
Diyetinizle öne çıkıyorsunuz ama çok ince değilsiniz siz...
Ben inceyim, zaten bundan fazla ince olamam ki... Önemli olan diyetle ince olmak değil, sağlıklı yaşayarak ince olmak. Bakın 72 yaşındayım sağlıklıyım, hiç ilaç almıyorum, bu yeterli. Herkese de bunu söylüyorum. Benim yaşımdaki insanlar 20 kalem ilaç kullanıyor.
Kemik erimesi için de mi ilaç almıyorsunuz?
Hayır. Moda hastalıklar onlar, uymayın siz onlara... İlaç firmalarının uydurduğu hastalıklar vardır. Kolesterol, ateroskeleroz (damar sertliği), menopoz... Hipokrat diyor ki ilaçlar yiyecekleriniz, yiyecekleriniz ilaçlar olsun.
Menopoz diye bir gerçek var ortada, rahat geçsin diye ilaç takviyesi yapmak niye yanlış?
Anneniz alıyor muydu? Ninelerimiz alıyor muydu? Tabii ki gerekmiyor. Sağlıklı yaşarsanız hiçbir sorun olmaz menopozda. Ekmek, şeker ve tatlıları kaldırsın kadınlar, biraz da hareket etsin bakın nasıl rahat geçer.
Sizin rahat geçti mi?
Ben farkında bile olmadım. Ama düzenli olarak spor yapan bir insanım. Voleybol oynadım. Amerika'da 50 yaş grubunda tenis şampiyonluğum var. 12 yaşımdan beri yüzmüşüm, kayak yapmışım. Hâlâ bu yaşımda 3.5 saat durmadan yüzüyorum.
Her gün mü?
Evet, yaz aylarında ve mutlaka denizde. Kış aylarında ise her gün tempolu yürüyüş. Sigaraya da çok karşıyım ben. Sigara kanunu çıksın diye Orhan Kural ile senelerce mücadele etmiş bir kardiyoloğum ben. Bana karşı çıkanların hiçbiri sigarayla mücadele etmedi. 1979 yılında "Sigarayla mücadele edelim'' dediğimde o dönemin Kardiyoloji Derneği Başkanı "Ama sigarayı devlet çıkarıyor, ona karşı gelemeyiz...'' demişti. Doktorların işine geldi. Çünkü neden? Çünkü kendileri de içiyor ondan.
Kardiyologlar mı içiyor?
Hepsi içiyor, hâlâ içiyorlar, sonra bana kızıyorlar. O sigara içen kardiyologlar, kolesterol ilacına karşıyım diye beni dava etmeye çalışan doktorlar. Hekimler bağımsız olmalı. Gelişmeleri takip etmeli. En büyük güç bilgidir. Dünyada bazı hastalara doktorlar "Sigarayı bırak öyle gel, seni tedavi edeyim" diyor, bizim doktor abilerimiz anjiyo laboratuvarında sigara içiyor. Daha ne örnek vereyim? Tanık oldum ben. Türkiye'nin gerçeği bu.
Demin "Yiyecekler ilaçlarınız olsun" sözünü hatırlattınız Hipokrat'ın...
Onu biraz açalım, çünkü otçulara çok karşıyım ben. Neymiş efendim "Bilmem şu otu yiyin, 5 günde göbeğiniz gider!'' Yok öyle bir şey. Bunlar aldatmaca. Eğer vücudunuzda metabolik bir bozukluk varsa, onu düzeltmeden sağlığınıza kavuşamazsınız. Benim önerdiğim aslında diyet değil, kişinin doğal hormonal dengesini bulmasını sağlamak.