Galatasaray ve Beşiktaş'ın Avrupa futbol arenasındaki hallerine bakıp da, "onları Lucescu'nun laneti tuttu" diyenlere hak vermemek mümkün mü?Malum, Lucescu hiç hak etmediği halde bu takımlardan "kovuldu" ve gittiği Ukrayna'da "misli görülmemiş bir başarının mümessili" oldu.
Şampiyonlar Ligi'ndeki son maçların ardından Galatasaray grup sonunculuğuna, Lucescu'nun takımı Shaktar Donetsk de lig liderliğine oturunca bir kez daha hak verdim "Lucescu'nun laneti" teorilerine.
Şampiyonlar Ligi maçlarının özet görüntülerini izliyordum... Shaktar, geçen yılın şampiyonu Chelsea'yi üç golle devirerek ulaşmıştı grup liderliğine...İşte o maçın başlamasından hemen önceydi, Lucescu'yu meşhur paltosuyla üç-beş saniyeliğine görüntüledi kameralar... Yedek kulübesinin önünde ayakta duruyordu, bir ara cebinden beyaz, buruşuk bir mendil çıkardı, sonra hemen telaşla tekrar cebine koydu.
İçimden, "belki de adamcağız bir an kendisini Türkiye'de sandı ve buruşuk bir mendilin spor basınında kendisine ne surette döneceği geldi aklına" diye düşündüm...Lucescu'nun kılığını-kıyafetini, karizma eksikliğini, görüntüsünü diline dolayan futbol yorumcuları şimdi biraz utanıyorlar mıdır acaba?