Alper Görmüş

02 Aralık 2013, Pazartesi

Alevi sorunu: "İtikat"ten "siyaset"e inmedikçe...

Alevilik ve Bektaşilik alanının en muteber araştırmacılarından biri olan Ahmet Yaşar Ocak, geçtiğimiz haftalarda Radikal'den Ezgi Başaran'a çok önemli bir söyleşi verdi. Ocak'ın Alevileri rahatlatacak bazı adımların (mesela cemevlerinin ibadethane olarak yasallaştırılması), Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) "hâlâ belli ölçüde teolojik yaklaşımın hegemonyasında" olması nedeniyle atılamadığını söylemişti: "Bütün niyet okumalara, ideolojik ithamlara ve engelleme çabalarına rağmen bence bugünkü siyasal iktidarın gerek Kürt meselesi, gerek Sünni Müslümanlar gerekse Alevilik meselesi çerçevesinde mevcut şikâyetleri giderme konusunda samimi olduğunu düşünüyorum. Ancak bu sorun ve şikâyetlerle ilgili olarak bilgisel temelde yeterli birikime sahip bulunmadığı, bazen yanlış referanslar doğrultusunda yönlendiği izlenimine sahibim. Bu yüzden de bir takım tereddütler yaşadığı kanaatindeyim. Özellikle Alevilik konusunda hâlâ belli ölçüde teolojik yaklaşımın hegemonyasında olduğunu görüyorum. Bu yaklaşımın sorunları gidermek yerine sorunlar ürettiğini artık görmek gerekir." Peki, Ocak'ın sözünü ettiği bu "teolojik hegemonya"nın kaynağı ne? AK Parti'nin Sünni tabanı mı, yoksa AK Parti yöneticilerinin kafalarının içi mi? Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Vahap Coşkun, Âkil İnsanlar Heyeti'yle yaptığı İç Anadolu gezilerindeki izlenimlerine ve yapılan araştırmalara referansla bu soruya "AK Parti yöneticilerinin kafalarının içi" cevabını veriyor. Vahap Coşkun, Radikal2 için kaleme aldığı "'Siyasi' değil 'itikadi'" başlıklı makalesinde şöyle yazdı: "İç Anadolu'daki gözlemime göre, AKP tabanının Alevi istemlerine karşı kategorik bir itirazı bulunmuyordu. AKP'nin tabanını Sünni Türkler ve Kürtler oluşturuyor. İç Anadolu'da AKP'ye oy verdiğini açıkça ortaya koyan veya ima yoluyla dile getiren birçok STK temsilcisi, Alevilerin taleplerinin karşılanmasının kendileri açısından bir sorun oluşturmadığını dile getiriyorlardı. İnançlarının gereğini yerine getirmeyi kendileri için nasıl hak görüyorlarsa Aleviler için de hak olarak gördüklerini söylüyorlardı. Sünni Kürtler ise daha 'liberal' bir tavır içerisindeydiler. Hükümetin bu konuda düzenleme yapmak sorumluluğunun olduğunu belirtiyorlardı." Vahap Coşkun, AK Parti'nin Alevi taleplerini karşılaması durumunda oy kaybetmeyeceğini bildiğini, fakat yine de ayak sürüdüğünü söylüyor ve bunun nedenini şöyle açıklıyor: "(...) Sorun AKP karar vericilerinin anlayışlarında/ algılayışlarında. Onlar bunu siyasi değil, dini bir mesele olarak görüyorlar. Alevilerin taleplerini karşılamaları halinde Müslümanlar arasında inanç temelinde bir bölünmeye neden olacaklarını düşünüyorlar. Cemevlerine ibadethane statüsü tanınmasını, cemevini cami karşısında konumlandırmak biçiminde algılıyorlar. Dinde yarılmanın müsebbibi olmak istemiyorlar, İslam'da yeni bir mabede yol açan günahkârlar olmaktan çekiniyorlar." Meselenin "teolojik" yanı beni aşar... Fakat Alevilerin taleplerine "teolojik" yaklaşımla Alevi sorununun çözülemeyeceği konusunda hiçbir tereddütüm yok.

SON DAKİKA