Suriye'ye gitmekte olan MİTTIR'ların ("Milli İstihbarat Teşiklatı'na ait TIR'lar" demek –benim uydurmam), savcılar tarafından durdurulup aranmasını sorunlu görenler de var, görmeyenler de...
TIR'ların aranmasını "normal" görenlerin sevdiği bir benzetme var... Yıllar önce televizyonlarda gösterilen "Görevimiz Tehlike" dizisini hatırlatıyorlar ve oradaki istihbaratçılara, göreve başlamadan söylenen şu cümlenin altını çiziyorlar: "Yakalanırsan, seni tanımayız..."
En son 21 Ocak gecesi CNN Türk'teki Dört Bir Taraf programında baş vuruldu bu benzetmeye... İlaveten de dendi ki (mealen): Devletin ajanlarının "iş üstünde"yken yakalanmaları durumunda onların "tanınmadığı" ülkeler hukuk devleti, "tanınıp korunduğu" ülkeler de "otoriter devlet"tir.
İlk bakışta doğru geliyor insana... Gerçekten de, devlet adına çalışsalar da, ülke yasalarının "suç" kabul ettiği bir eylem içinde olanları hukuk korumaz, korumamalı... Gerçekten de, elemanlarını ülke yasalarının suç kabul ettiği bir eyleme gönderen istihbarat âmirinin "yakalanırsan tanımayız" uyarısı, onun hukuku ciddiye aldığını ve ondan çekindiğini gösterir... Tersine, aynı istihbarat âmiri öyle değil de, "Korkma, yakalanırsan arkandayız" diyorsa, bu yaklaşım da onun ülkesindeki hukuku ciddiye almadığını ve ondan çekinmediğini gösterir.
Özetle: Gerçekten de bu iki zıt tutum, bir miktar indirgemeyi göze alarak söylüyorum, yaşandıkları ülkenin hukuk devleti olup olmadığının ölçüsü olarak kabul edilebilir.
Fakat MİTTIR'lar ve "Görevimiz Tehlike" benzetmesinde aksayan bir şeyler yok mu? Bence var.
Görevimiz Tehlike'de istihbaratçıların giriştikleri o eylemler, hükümetin bilgisinin ve direktifinin dışında gerçekleştirilen eylemlerdi. Oysa burada, Başbakan'ın "benden izin almaları gerekirdi" cümlesinde de imâ edildiği gibi tam tersi bir durum geçerli. Hatta, henüz tam olarak doğrulanmadı ama, MİTTIR'ların geçiş güzergâhları önceden ilgili savcılıklara ve güvenlik güçlerine de bildiriliyormuş.
Bence bu teşbihte ciddi bir "hata" var. Tutmuyor yani...
