Alper Görmüş

29 Ocak 2014, Çarşamba

HSYK üyelerini kim seçsin, hangi yöntemle seçsin?

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HBYK) seçiminde ağırlığı yargı üyelerine verdik ve şimdi de "yargı vesayeti"nden söz ediyoruz.
Deniyor ki, CHP, 2010 referandumundan önce YARSAV'ın ittirmesiyle HSYK üyelerinin seçiminde blok liste yöntemini esas alan değişikliği sağlayan girişimde bulunmasaydı, yani her hakim ve savcı sadece bir adaya oy verseydi bugün daha çoğulcu bir HSYK yapısı olurdu.

Bu doğru. Fakat yine de hakim ve savcıların yurt çapına yayılmış, hiç tanımadıkları binlerce adaydan birini hangi ölçüyle seçeceği, ciddi bir soru.

Aslında bütün bunlar siyaset ve siyasetçi alerjimizden geliyor başımıza... Askeri vesayet de on yıllar boyunca "cebinden başka bir şey düşünmeyen siyasetçiler" ile "vatanından başka bir şey düşünmeyen askerler" algısından beslenmedi mi?

Şimdilerde (ve tabii ortaya çıkan manzara sayesinde), dünyanın en demokratik ülkelerinden örneklerle, yüksek yargı mensuplarının tamamını parlamentonun seçmesi seçeneği yüksek sesle savunulabiliyor.
Bu, çok hayırlı bir gelişme.

Bu çerçevede yazılmış en iyi makalelerden biri Star gazetesinin "açık görüş" ekinde, Süleyman Ülker imzasıyla yayımlandı.
Açıkça "yargı siyasileşmeli" diyor yazar ve üst yargıyı ideolojik yaklaşımlardan bağımsız, "steril" bir yapı olarak düşünmenin sanıldığının tersine demokratik bir yargı yaratmayacağını savunuyor.

Yazarın "alacalı çoğunluk" dediği yapıya ulaşabilmek için önerdiği seçim sistemi de dikkati değer... 20 partinin bulunduğu bir Meclis'ten 20 kişilik Anayasa Mahkemesi seçimini şöyle kurguluyor (iyi belirlenmiş liyakat ölçülerine uyan 500 hâkimin önceden belirlendiği varsayımıyla):

"Partiler, aralarından birisini seçtirmek için 5 ismi kendi vekillerinin oylamalarıyla oluşturulmuş sıralı bir liste halinde meclis divanına bildirdi. A partisi sıralı beş isim, B partisi sıralı beş isim... Bu şekilde başvuruda bulunan 500 hakim arasından 100'ünün ismi meclis divanına partilerin listesiyle bildirilmiş oldu. A partisinin AYM'ye üye olarak göndermek istediği 5 isimden birinin kim olacağını belirlemek için A partisinin vekilleri meclis genel kurulu dışına alınır. A partisi dışındaki partilerin katılımıyla yapılan oylamada hangi A partisi adayı yarıdan fazla oy çokluğu ile seçilirse, o, meclis tarafından A partisi kontenjanından seçilerek Anayasa Mahkemesi'neüye olarak gönderilir (Salt çoğunluğun arandığı iki turlu seçim yapılır). Aynı oylama sırasıyla diğer partilerin adayları için de yapılır.

"Eğer partiler, bir partinin bildirdiği isimlerden herhangi birini seçmiyorlarsa, bu durumda adaylarından biri diğer partiler tarafından seçilmeyen parti kendi adayları arasından bir seçim yapma hakkına sahip olur. Bunu bilen bütün partiler de mutlaka bir aday seçeceklerdir. Bu şekilde yapılan çapraz seçimle her partinin, her görüşün, diğer partilerce de nispeten ehven, saygın, ılımlı, temas kurulabilir ve müzakere edilebilir bulunan, adalet hissine ve liyakatine güvenilen isimleri seçilmiş olur."
Bana çok iyi düşünülmüş bir öneri olarak göründü bu seçim sistemi. Bilmem, siz ne dersiniz?

SON DAKİKA