Ersoy Dede

Ersoy Dede

05 Mayıs 2016, Perşembe

Davutoğlu’nun Suçu Neydi?

Ak Parti'nin yeni dönemine ilişkin pek çok şey yazılıp çiziliyor..
En çok sorulan soru ise; "Davutoğlu'nun suçu neydi?" sorusu..
Bu soruya tanzimat kafalı medya balıklama atlıyor..
parmakları açıp tek tek sayıyorlar..
".. evvelâ göçmen politikaları, ardından ABD ziyareti, zaten ta milletvekili aday belirleme sürecinde başlamıştı, MYK'da yetki devri, dokunulmazlıklar…" vs.. vs..
Tek tek sayıyorlar televizyonlarda..
Demek ki sadece Pelikancılar değil, herkes farkındaymış arızalı noktakarın..

Öyle ya..
Tek tek saydıklarında göre..
Demek biliyorlarmış kırılma anlarını da bilmiyormuş gibi davranıyorlarmış aylardır..
**
Bakın ifade edeyim işin aslını esasını..
Ne Pelikan, ne Penguen..
Ne de Sayın Davutoğlu'nun veda konuşmasında ifade ettiği gibi MKYK'da yaşanan yetki devri vesilesiyle görünür hale gelen 'Refik' sorunu…

İşin aslı sistemsel bir arızanın artık onarılamaz hale gelmiş olmasıdır..
Parmak hesabıyla saydığınız her konuyu ikiye katlayın..
Siz sayın 10 problem ben sayayım 20…
Gördüklerimiz kadar görmediklerimiz de vardır elbette..
Ama hiç biri değil..
Şöyle düşünün..
Bu kadar sorun yaşandı madem..
Peki o vakit neden Sayın Davutoğlu'nun, Cumhurbaşkanı'na bir kırgınlığı yok..
Neden hâlâ 'Erdoğan'ın hukuku' deyip toz kondurmuyor?..

Haa..
Çünkü Davutoğlu da meselenin kendisi ile ya da tek tek olaylarla ilgili olmadığını çok çok iyi biliyor..
Mevcut sistem içinde gidebileceği yere kadar gitti..
Ve artık tıkandı..
**
Değerli dostlar 2007 itibariyle Türkiye'de "ikinci Cumhuriyet" dönemi başlamıştır..
Bu ikinci Cumhuriyet'in ilk devlet başkanı da Recep Tayyip Erdoğan'dır..

Bazı siyaset bilimciler, 1923, 1960, 1980 ve 1997'den yola çıkarak 2007 sonrasını
"Beşinci Cumhuriyet" olarak da adlandırıyor..
Ama benim hesabıma göre, 2007 dahil tüm dönemeçler 1923'ün tamamlayıcısıydı..
Dolayısıyla gerçek anlamda halk hareketiyle yaşanan dönüşüm ilk kez 2007'de oldu..
Velhasıl, ister 'ikinci', isterseniz 'beşinci' deyin..
Eski fırında yeni yemeğin pişmeyeceğini görmüş olduk..
**
Keşke 2007'de böyle tartışmalı bir dönüşüm yapılıyorken hükümet modeli değişikliğine de ağırlık verilmiş olsaydı..
Bu Ak Parti hükümetlerinin affedilmez hatası..
Ama oldu..
Tarih geldi 2014 Ağustos'unu gösterdi ve halk oyuyla seçilmiş ilk devlet başkanı koltuğuna oturdu.. İlk turda 22 milyon oy alarak hem de.
Cebinde 22 milyon oy taşıyan bir adamın, yürütme içindeki rolü konusunda eğer ihtilaf varsa, o sistem yürümez.. Net..
Yarın Başbakanlık koltuğuna kimi koyarsan koy yürümez..
2014 kadrolarının bu siyasal gerçeklik üzere hareket etmesi gerekiyordu..
O yüzden diyorum tek tek konuları saymak siyasi körlüktür..
Arıza sistem arızası..
Tek tek yüz tane ihtilaflı konu sayarsın.
İş o değil ki..
Ama Ak Parti'nin, 2015 yılı içerisinde, öyle ya da böyle sistem arızasını gidermeye dönük somut bir çalışmayı masaya getirmiş olması gerekiyordu..
Ha 7 Haziran - 1 Kasım arası bunalım ve sonrasında ortaya çıkan bir terör ortamı ile karşılaştık?. Bu anlaşılabilir..
Ama ortada somut bir gerçeklik var.
O da CHP tarafından Anayasa mutabakat masasının devrilmesi durumu..
Ne dedi CHP? "bana, içinde hükümet modeli değişikliği olan bir teklifle gelmeyin" dedi, değil mi?
Tamam..
Oyalanacak bir şey yok. Hazırlarsınız teklifinizi ivedilikle..
Getirirsiniz genel kurula. Geçti geçti..
Geçmedi..
Teklifi koyar koltuğunuzun altına millete gidersiniz.
Ne istediğinizi somut bir biçimde söylersiniz.
Tek istenmesi gereken yerden, milletten destek istersiniz..
Ben, aylar evvel, 'icabında erken seçim' diye yazdığımda beni herkes çok eleştirdi..
Ama bakın şimdi hükümet düştü.. Daha mı iyi oldu?..
**
Değerli dostlar, 4 Mayıs kararı bize açıkça göstermiştir ki, sistem arızası giderilmediği müddetçe siyaset sahası daralmaya mahkûm.. Acilen 'Başkanlık' sisteminin anayasal alt yapısı üzerine çalışma yapılmalı ve millete bu düzenleme sorulmalı.. İster genel kurul şartlarında 330-367 bandı aranarak.. İsterse bugün aklımıza gelmeyen başka yollardan.. Ama bir an evvel.. Kalın sağlıcakla

SON DAKİKA