Hüseyin Kaya

Hüseyin Kaya

11 Eylül 2016, Pazar

ÇÖZÜMLER SORUNLARIMIZDA SAKLI

Türk Devleti,binlerce yıllık Türk devlet geleneğinin ve bin yıllık İslam devlet yapısının mecz edilmesi sonucunda ortaya çıkmış bir devlettir diyebilir miyiz?

Tam olarak bunu söyleyemiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti bir taraftan dağılmış bir imparatorluğun ve her tarafı işgal edilmiş bir Anadolunun kurtuluşundan sonraki bir çok mecburiyetlerden nasibini alarak kurulmuş bir yapı.

Mecburiyetlerden biri bahsettiğim devlet tecrübesinin ve geleneğinin bu yapıya tam olarak yansıtılamamasıdır.

Osmanlının yıkılmasından kismen sorumlu tutulan Türk İslam devle anlayışı ve müesseselerinden bilinçli olarak ta uzak duruldu.

Yerine Avrupa modern ulus devletleri ve demokratik bir sistemle işleyiş örnek alındı.

Belki günün koşullarında makul ve mazur görülecek bir inisiyatifden bahsedebiliriz.

Fakat zaman geçtikçe bu yapının bizi sürdüremeyeceğinin işaretleri ortaya çıktı.

İşaret ihtiyaç ve sorunlar doğal bir tartışmaya da izin vermedi.Tam aksine devlet kendi anlayışının oturması için ihtilaller ve olağanüstü dayatmalarda bulundu.

Bu siyasi ve sosyal sonuçları ile demokrasinin işlevsiz hale getirilmesi olarak görülse de aslında Cumhuriyet rejiminin kanıksanması ve yapının oturması açısından zorunlu müdahaleler olarak görülmelidir.Genelde bu olaylara bu açıdan bakılmadığından daha sahici çözümler üretemedik.

Cumhuriyetin inşa edilmesinde göz ardı edilen iki konu bugün itibariyle karşımızda en tehlikeli haliyle durmaktadır.

-Kurucu unsur olarak birlikte Kurtuluş savaşını verdiğimiz halde haklarımız gasp edildi diyen Kürtler.

-Biz kurtuluş savaşını iman gücüyle verdik şimdi ise Cumhuriyet bizi görmezden geliyor diyen Dindarlar.

Bu iki sorun bugüne değin çeşitli evrelerden geçerek veya zorlayarak belli kazanımlar elde ettiler.

Türk demokrasi ve siyasi tarihi aslında bu iki sorunun bir şekilde mülahazalarıyla şekillendi.

Kürtlerin ve dindarların büyük çoğunluğu Cumhuriyet projesi ile sorunlar yaşasa da uyumlu olmayı başarabildi.Devlette bazı iyileştirmelerle bu uyuma katkı sağlayıcı politikalar geliştirebildi.

Fakta büyük bir çoğunluğun uyumuna rağmen küçük bir azınlık her iki gruptan bir terör örgütü ile karşımızda en büyük sorun olarak durmaktadır.

PKK terör örgütü ile devlet 40 yıldır mücadele halinde.Ülkeye bir bütün olarak verdiği zarar tespit edilmeyecek kadar çok.Ekonomik,stratejik ve diplomatik büyük kayıplar söz konusu.Ve mücadele hala sürdürülmektedir.

FETÖ terör örgütü ise 40 yıldır hazırlık yaparak karşımıza darbeye kalkışan bir yapı olarak çıktı.Yetişmiş insanımızın önemli bir kısmını etkileyerek bünyesine alan bu örgütten doğan zararın hesabı ve bu örgütün tasfiyesine harcanacak zaman ve emeğin düşünülmesi bile büyük bir kayıp.

Türkiye bunların dışında tarihsel coğrafyanın ve bir zamanlar temsilcisi olduğu İslam Dünyasının kritik sorunlarının oluşturduğu DAİŞ gibi terör örgütleriyle de uğraşmak zorunda.Bu alan ise olabildiğince tehlikeli ve çok geniş ve stratejik planların yapılması gereken bir alan.

Kısaca izah etmeye çalıştığımız ve somutlaştığında en yalın ve tehlikeli haliyle karşımızda duran üç terör örgütü var.

PKK-YPG,FETÖ VE DAİŞ

Şimdi bu üç sorunun nasıl çözümleneceği oluşmasındaki sebeplerde saklıdır.

Cumhuriyet rejiminin kuruluşundaki ruhun kristalize edilmesi gerekmektedir.Duygusal bir ifadeyle Kurtuluş savaşındaki birlik ruhu savaşı kazandıran mana'nın tekrar algılanmasına ihtiyaç vardır.

Hatta bu daha kolaydır ve yakın bir heyecandır.15 temmuz birlik ruhu yol gösterici olması açısından bir lütuftur aynı zamanda.Bu değerlendirmenin bir yeni konsepte bir anayasaya dönüştürülmesi gerekmektedir.

Bu yeni konseptin Türk-İslam geleneğinden yeterince nasibini alması gerekmektedir.Diğer yandan 100 senelik bir tecrübeye sahip Cumhuriyet geleneği ihmal edilmemelidir.Hatta yeni şeyler kurulurken eksik bırakılan Cumhuriyetin tamamlayıcısı gibi bir yöntemle monte edilmelidir.

Bu yeni anlayışın coğrafi ve tarihsel sorumluluklarımızı üstleneceğimiz bir boyutu içermesi de gerekmektedir.Bu boyutun ne olduğunu kısaca belirtmek gerekir.Yeni Osmanlıcılık felan asla değildir.Daha tutarlı daha geniş bir amaç; dünya güvenliği ve barışı için katkıda bulunmayı ve insiyatif almayı gerektiren bir bakış açısından söz etmekteyiz.

Türkiye terörle mücadele de en tutarlı ve başarılı ülkedir.Bu açıdan bundan sonraki dünya barışının güvenliğinin sağlanmasında en önde olacak bir devletten dünyanın faydalanması gerekmektedir.

Twitter

@avhkaya

SON DAKİKA