Daha yokken.
Yaratılmış olduğumuzun bilincinde değilken
Henüz anamız babamız bi haberken birbirlerinden
Ve dahi sonsuz ihtimalden bir kıvama gelmişken.
Ve eksiksiz bir canlı olarak doğmuşken
Alışırken yaşamaya
Annenin sıcaklığında merhamet sahibini
Sütünde rezzak olanı
fıtraten temiz olmamıza eklerken.
Kana kana suya dayarken dudaklarımızı
Ve bir kuzunun göçüşünde bulurken etin lezzetini.
Bir dostluğa sığdırırken gönlü
Ve incinmemiş haliyle yaşarken aşkı
Ve itibarlı dolaşırken yeryüzünde
Ve bu hikayenin bir benzeri neşet etmişse senden
Bir sen benzerin hayata tutunmaya başlamışsa yeniden
İşte zaman ölüm zilini çalar ve gidiyoruz deyiverir. aniden..
Buna benzer hikayeler gelip gidiyor zihnimden.
Yaşayan her şey ölürken hayatı anlamlı kılan nedir?
Sorusunun cevabı yarenlik etmekteyken bize
Daha somut bir gerçek yaşam öyküsü düştü elime.
"Son nefes havaya karışmadan" kitabının yazarı
ve aynı zamanda hayat hikayesi.
Paul Kalanıthı'nin yazdıkları
Otuz altı yaşında başarılı bir beyin cerrahı olarak yıllarını verdiği yüksek tıp ihtisasını tamamlayıp tam emeklerinin karşılığını almak üzereyken, dördüncü evre akciğer kanseri olduğunu öğrenen Paul Kalanithi, kendini bir anda ölümle yüz yüze bulmuştu. Düne kadar ölümcül hastalıkları tedavi eden bir hekimken, bugün hasta yatağında yaşam mücadelesi veren kendisiydi. Karısıyla hayalini kurdukları ve ulaşmaya çok yaklaştıkları gelecek bir anda buharlaşıvermişti. Paul, herkesin bir başına yüzleştiği ve hiç kimsenin muaf olmadığı o en büyük eşitleyiciye birinci elden tanıklık etmek üzereydi.
"Yaşayan her şey ölmeye mahkûmken, hayatı anlamlı kılan nedir?" Hayatı boyunca bu soruya kafa yoran Paul Kalanithi, yazdığı ilk ve son kitapta, insan hayatını ölüm ve yok oluş karşısında bile anlamlı kılan şeyin ne olduğunu sorgularken, her ikisini de bizzat tecrübe ediyor.
Lakin yazarın ömrü kitabı bitirmeye yetmiyor.
Belki teskin eden ölümü.
Yeniden Diriliş Bilinci.
Bu bilinç yeniden bir ülke verir bize.
Ve sonsuz bir hayat.
Sahici ölümler gerçek yaşamlar sunar bize.