İnsan ölümlüdür ve bu yüzden insandır.
Beden(nefs) ve ruh terkibinden ibaret canlıyız.
"Nefes" dediğimiz şey ise bu iki terkibin can damarıdır.
Soluklanma gaybın esintisidir. Hissedebildiğimiz. "Hüve" dediğimiz Öz'ün hissedilir hali yaşamımızdaki.
"Hu" deriz ya nefes alıp verirken. Üzerimizdeki sıfatlarından Yaratıcı'nın.
"Aşağıların en aşağısı ve yükseklerin en yücesi" bu ölçü bizim içindir.
Bu ikisi arasında melekten üstün hayvandan aşağı bir tercih alanımız vardır.
Dün aşağıların en aşağısına inen Beşar Esat oldu. Şeytan ve dostları da buna sessiz kaldı.
Kim onlar. ABD, Rusya, İngiltere ve hatta İran.
Kendi topraklarına saldırıya izin veren işgali davet eden devlet adamları zihnen tecavüz edilmiş adamlardır.
Topraklarındaki insanlara kurşun sıkanlar ise bedenen de kirletilmiş mahluklardır.
Hele masum çocuklara bunu yapıyorsa artık bütün ruhunu şeytana satmış demektir.
Maddi planda yeryüzünün güçlü olduğuna inandığımız ülkeleri artık bu sıfatlarını kaybetmişlerdir.
Hala gücü ellerinde bulundurmuş olmaları bu gerçeği değiştirmeyecektir.
Beşar Esat'ın görüldüğü yerde öldürülmesi şarttır. Bu öncelikle her Müslümanın üzerine farzdır. İnsanlığın gereğidir.
Başta ABD olmak üzere kimyasal silah kullanımına karşı ne tutum gösterdiler.
Eleştirmeyeceğim zaten bir şaşırmışlığım yoktur.
Ama defalarca yazdığım gibi şeytan bir uygarlığı bilim özgürlüğü yoluyla emrine almıştır.
Gelişmiş dünya bilimsel özgürlük/gelişme bir puttu hatta Tanrıydı.
Önce tapındıklarına ihanet ettiler. Şimdi bu zihinlerini ve kalplerindeki ihanetin şokuyla saldırıyorlar.
Kendi kutsalına ihanet etmenin trajedisidir bu.
İnsan, ihanetle önce: "insan olmamak" la cezalandırılmış olur.
Birçok zorluğa rağmen ülkemizde nefesleri kesilecek 3 milyon insanı misafir ediyoruz. Siyasi mülahazaları bir tarafa bırakalım. İnanın insanlığın zaferinin mühimmatı olacaktır bu misafirlerimiz.
Modern dünya kendi ayıbında yere batacaktır. Bütün dünya insanlığı bu zulümlerden mütevellit rahmetle hakikate ikna olacaktır.
Bu azgınlıkta sınır tanımayan şeytanın dostları kudurmuştur ve nefeslerimize göz dikmiştir. Önce korunmak için sonra zafer için nefeslerimizi boşa tüketmeyelim. Bir saldırı anında soluklanacağımız ve hazırlanacağımız yerlerimiz olmalı.
Ve sonrasında yeryüzü, gerçek maliklerinin olacaktır.
KERKÜK REFERANDUM KARARI KEENLEMYÜKÜNDUR.
Kerkük'te referandum yapılacakmış.
Bu durum tarihe aykırıdır.
Kerkük Misak-i Millinin bir parçasıdır.
Türkmen şehridir, Kürt şehridir, Arap şehridir bu itibarla bizim şehrimizdir.
Bizim medeniyetin bir paçasıdır da.
Kuzey Irak yokluğunu onaylatmak mı istiyor?
REFERANDUM VE SONRASI
Referandumda sonuçların ne olacağı tahminim beklenenin dışında epey bir farkla evet çıkacağı yönündedir. Dış mihrakların tutumu bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanımıza ve iktidara önerim bugünü 17 Nisan kabul ederek hareket etmeleridir.
Çünkü istenilen bunun aksidir. Referandum sonrası olmadık plan saldırı ve desise peşinde olacak bir dünya düşmanımız vardır.
Evet 17 Nisanda referandum olumlu sonuçlanmış ve nasıl konuşma yapılacak ise aynen öyle davranılmalı. Hatta bir adım daha öne gitmeli. Hayırcıların milli şuur dairesinde kabul edilerek milletimizin ve devletimizin "mutlak şuur" hedefine doğru gideceğinin müjdeleri söylenmelidir.
Ve son söz,
Nefeslere saldıran ve önemli bir nefes yerimiz olan Kerkük'te fitneyi körükleyenleri dize getirmek için daha kapsayıcı ve sabırlı davranmak gerekiyor.
