İdris Kardaş

İdris Kardaş

04 Ağustos 2017, Cuma

15 Temmuz - İfadeler ve Gerçekler

Bir yandan devlet içindeki temizlik devam ederken bir yandan da darbe/işgal girişimine katılan teröristlerin davaları devam ediyor. Daha önce çokça değindim, uluslararası insan hakları kuruluşlarının söylemlerine (ortada rapor falan yok) bakılırsa, "hukuk devleti olmayan Türkiye" darbecilere gereken cezayı zaten linç ederek vermiş. Tabi ki gerçek her zamanki gibi bu değil ama onlar için fark etmiyor. Akın Öztürk'ün bir gözündeki hafif sıyrık insan hakları kuruluşlarının emperyalist duygularını kabartmıştı.

Malum 15 Temmuz Akıncı Üssü davası başladı. Her anlamda tam bir toplumsal travma yaşamamıza rağmen, bu teröristlerin adil bir şekilde yargılanması hususunda kimsenin bir itirazı yok. Sadece, psikolojimizi etkileyecek operasyon yapmaları, hakim karşısındaki tavırları, tişörtlerle vb. araçlarla mesaj vermeleri gibi durumlarda gerçekten de sabrımız taşıyor. Bunun için de gerekli önlemlerin ve yaptırımların yapılacağını umuyoruz.

Akıncı Üssü davası başladığı günden beri ifadeleri okuyoruz, dinliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşüne ve kontrollü darbe söylemine sonuna kadar destek vermiş biriyseniz,

teröristlerin söylediklerini dinlediğinizde darbeyle kesinlikle ilgileri olmadığını, adil olmayan bir şekilde suçlandığını düşünebilirsiniz. Ancak hayvanlarla ilgili belgesel yapmaya geldiğini kurgusu mantık hatalarıyla dolu hazırlanmış bu senaryoyu dinlerken, aynı kişinin üssün koridorlarında darbeyi organize eden görüntülerini de izlemeniz gerekiyor. Ya da darbe gecesi evimde oturuyordum diyen birinin, Genelkurmay karargahında elinde uzun namlulu silahlarla gezdiğini bilmeniz gerekiyor. Teröristlerin ifadelerini ve gerçekleri, Anadolu Ajansı'ndan Barış Gündoğan çok güzel derlemiş. Birçok yazar bu yalan ifadeleri zaman zaman yazıyor. İddianameden alıntılarla ve detaylarıyla yazmak da önemli zira bunlar kayda geçiyor. Ancak özet şekilde de ele almak lazım bu yalanları. Benim de böyle bir niyetim vardı, bu yüzden teröristlerin yalanlarını Gündoğan'ın çalışmasından alıntılayacağım.

Bu çelişkilerin, yalanların ortaya konması neden mi önemli? Adalet yürüyüşüne katılanlarda, insanların suçsuz yere cezaevlerinde olduğu, darbeye katılmayan insanların suçlandığı yönünde bir inanç vardı. Onlar, bu teröristlerin ifadelerini dinlediklerinde onlara inanma eğilimindeydiler. Gerçeği görmeleri, eğer görmek istiyorlarsa onların da hakkı. İstemiyorlarsa da yapacak bir şey yok.

Başlayalım...

15 Temmuz çatı davasında "Bir numara" olarak tanımlanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, o gün Akıncı Hava Üssü'ne torun sevmeye gittiğini söylemişti.

Gerçekte Akın Öztürk, üniformalı bir şekilde Akıncı Üssü koridorlarında görüntülenmişti. Ayrıca damadı Hakan Karakuş da darbeciler arasındaydı.

Eski Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı Tuğamiral Sinan Sürer, darbeye katıldığını inkar etmişti. Ancak karargahtaki görüntüler Sürer'i yalanladı. Sürer, darbeyi önlemek için Genelkurmay Karargahı'na girmeye çalışan sivillere ateş açarken görüntülendi.

Darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanlığı görevinde bulunan eski Korgeneral İlhan Talu, Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan bir grubun karargaha girdiğini gördükten sonra makamına geçerek 16 Temmuz günü saat 10.00'a kadar odasından çıkmadığı yönünde ifade vermişti. Karargah içerisindeki görüntülerde ise Talu'nun da teçhizatlı askerlere emirler verdiği görüldü.

Eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç de ifadesinde FETÖ ile uzaktan yakından alakasının olmadığını, sadece o gece karargahta çatışma ve kargaşayı engellemeye çalıştığını öne sürmüştü.

Partigöç'ün sözde "Yurtta Sulh Konseyi" bildirisinde imzası bulunuyor.

İddianameye giren görüntülerde Partigöç'ün karargah içerisinde dolaştığı, darbeci askerler tarafından elleri arkadan bağlanarak etkisiz hale getirilen Başçavuş Mehmet Satun ile konuştuğu görülüyor.

Darbe girişiminde Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının rehin tutulduğu Akıncı Üssü yakınlarında gözaltına alınan ve darbenin en önemli ismi olan firari Adil Öksüz'ün de ifadesinde "Amcam, o bölgede kıymetli arazi olduğunu gelecekte iyi para getireceğini söylemişti. Ben de 14 Temmuz akşamı Sakarya'dan Ankara'ya geldim. Tarla bakarken yakalandım, darbe ile ilgim yok." demişti.

Akıncı Hava Üssü'ndeki darbeyi yönettiği tutuklu diğer darbecilerin ifadelerinde ortaya çıktı. Adil Öksüz ile ilgili her detayı artık çok iyi bildiğimiz için uzun uzun yazmıyorum. Defalarca ABD'ye gittiği, darbeden hemen önce de ABD'den geldiğini biliyoruz.

Darbe girişimini Öksüz ile yönettiği belirlenen Kaynak Kağıt AŞ'nin eski genel müdürü tutuklu Kemal Batmaz da Akıncı Üssü'ndeki görüntülere rağmen, Kazan'a arsa bakmaya gittiğini söylemişti. Batmaz ifadesinde, "Harun Biniş (Eski BTK çalışanı, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi FETÖ üyeleri arasında iletişim ağından sorumlu olan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın kabul etmesi durumunda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile iletişimini sağlayacak kişi) beni aramıştı. 'Ankara üzerinden geçeceksen bir miktar param var. Arsa bakalım, bana yardımcı ol.' dedi. Onunla Çayyolu'nda buluştuk. Taksi ile Kazan'a gittik. Çayyolu'nda Harun ile görüşürken darbe teşebbüsünden haberim oldu. Kazan'da bizi jandarma çevirdi.'' demişti. Ancak Akıncı Üssü 143. filonun koridorlarında darbeci askerleri yönettiği görüntülerle ortaya çıktı.

Dönemin Genelkurmay 2. Bas¸kanı Orgeneral Yas¸ar Gu¨ler'in özel sekreter yardımcısı eski Kurmay Binbaşı Recep Özkan da ifadesinde, Genelkurmay Karargahı'na gelen özel kuvvetleri engelleme faaliyetinde bulunduğunu söylemişti. Ancak gerçekler hiç de öyle değildi. Özkan, Genelkurmay'da ele geçirilen görüntülerde darbeyi önlemek bir tarafa uzun namlulu silahıyla vatandaşlara ateş ederken görüntülenmişti.

Darbe girişimini telefonla arayan kızından öğrendiğini belirten eski Kurmay Albay Mustafa Çiçek daha sonra Genelkurmay Başkanlığına gittiğini ifade etmişti. Çiçek, merdivenden çıktığında maskeli ve teçhizatlı askerlerin "Odana gir" demesi üzerine odasına girdiğini ve sabaha kadar çıkmadığını ileri sürdü.

İddianameye giren görüntülerde ise Çiçek'in karargah binası koridorunda silahla vurulan ve yerde yatan kişinin fotoğrafını çektiği belirlendi.

Darbe girişimi sırasında Meclis'i bombalayan F16 pilotlarından Hüseyin Türk, yaşananları "terörle mücadele harekatı" zannettiğini söyledi.

TBMM ve Türksat'ın da içinde bulunduğu 6 yeri bombaladı.

İstanbul Vatan Caddesi'nde üzerinde askeri üniformayla bir tanka binerken görüntüleri ortaya çıkan eski İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Mithat Aynacı da suçlamaları kabul etmeyen darbecilerden. Aynacı; "Ateş ettiler kendimi zırhlılardan birine attım."

Kendi taburu Diyarbakır'da görevli olmasına ve izinde bulunmasına rağmen Ankara'ya gelerek Genelkurmay Karargahı'na sivil olarak giren Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski Binbaşı Abdurrahim Aksoy'un, karargahtaki darbecilerin desteğiyle içeri girdiği, bu kişilerle ortak hareket ettiği görüntülere yansıdı. Aksoy; "Karargahta tanıdıkları ziyarete geldim" demişti. Ancak Genelkurmay Karargahı'nda üniformalı olarak darbeye iştirak ettiği ve sivillere ateş açtığı görüntülerde ortaya çıktı.

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda bulunan Genelkurmay Personel Başkanlığında görevli eski Üsteğmen Abdullah Şevki Güngör'ün yalanını da görüntüler ortaya çıkardı. Güngör, darbe girişimi sonrasında teslim olmak yerine 17 Temmuz Pazar sabahına kadar kendisini odasına kilitlediğini söylemişti ancak karargahtaki görüntülerde Güngör'ün Üsteğmen Kadir Bozan ile darbeci askerlere kasalar içinde mühimmat ve silah taşıdığı ortaya çıktı.

Genelkurmay Bilgi İşlem Daire Başkanlığında görevli eski Binbaşı Ahmet İlhan Ayşan da dört aydır kurs gördüğü İstanbul'dan babasının rahatsızlığını bahane ederek izin alıp girişimden bir gün önce Ankara'ya geldi. Kursta olması gereken Ayşan, 15 Temmuz günü Albay Cemil Turhan'ın talebiyle bilgisayar sistemlerinin sorunlarını gidermek için Genelkurmaya gittiğini söyledi. Darbeci Ayşan'ın, sivil kıyafetle geldiği karargahta gece boyunca şehit edilen asker ve sivilleri dışarı taşıması, sistem odasından aldıkları kamera kayıtlarının tanklarla ezilmesi ve imha edilmesi işlemlerine katılması kamera görüntülerine yansıdı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın eski özel kalem müdürü Kurmay Albay Ramazan Gözel de darbe girişiminin yaşandığı akşam, ABD ve Belçika'nın yanı sıra İngiltere Büyükelçiliği ile yaptığı tespit edilen telefon görüşmelerini inkar etti.

Söz konusu görüşmelerin başkaları tarafından özel telefonu üzerinden yapılmış olabileceğini ileri süren Gözel, "Benim telefonum bir ara bende değildi, başkası aramış olabilir." dedi.

Eski Jandarma İstihbarat Okul Komutanı Kurmay Albay Murat Koçyiğit, 15 Temmuz'da sivil kıyafetli bir şekilde eski Kurmay Albay Ahmet Özçetin'i ziyaret için Akıncı Üssü'ne gittiğini söyledi.

Koçyiğit, Akıncı Üssü'ndeki askeri kıyafetli fotoğrafının gösterilmesi üzerine de "Bu kişi ben değilim" demişti. Mahkeme başkanı da Koçyiğit'in şimdiki bıyıklı haline dikkat çekerek, "Bıyık bırakarak bizi kandıracağınızı mı sanıyorsunuz?" diye tepki göstermişti.

Darbenin kritik isimlerinden eski Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ın darbe girişimindeki rolü de görüntülerle gözler önüne serildi.

Darbe bildirisini Genelkurmay Başkanı Akar'a imzalatmak isteyen isim olan Harmancık, kamera kayıtlarında 143.filonun koridorlarında görüldü. 15 Temmuz gecesi neden Akıncı Üssü'nde bulunduğu sorusuna Harmancık, "Merak ediyordum görmemiştim, görmeye geldim" yanıtını verdi. Ancak iddianamede Harmancık'ın telefonla görüştüğü kişiye "Cumhurbaşkanı'nı öldüremedik, planlarımız boşa gitti, Cumhurbaşkanı'nın Almanya'ya kaçtığı yönünde haberleri yaymamız lazım" dediği yer aldı.

Akıncı Üssü'nde yakalanan 5 sivilden biri olan film yapımcısı Nurettin Oruç'un savunması;

Adil Öksüz ve Kemal Batmaz'ı tanımadığını ileri süren Oruç, "Darbe gu¨nu¨ Akıncı'ya köylerde hayvancılıkla ilgili belgesel çekmeye gelmiştim. Öksu¨z, Batmaz ve Çiçek ile seyahatlerimde aynı tarihte ABD'de bulunmam tesadu¨ftu¨r." savunmasını yapmıştı. Nurettin Oruç'un Akıncı Üssü koridorlarında darbeyi yönetenlerden biri olduğu kamera kayıtlarında açıkça ortaya çıktı.

Eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) çalışanı Harun Biniş de darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü'ne "arsa bakmaya gidenlerden."

Darbe girişimi gecesi FETÖ üyeleri arasında iletişim ağını sağladığı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın kabul etmesi durumunda da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile iletişimini sağlayacak kişi olduğu ortaya çıkan Biniş, Kemal Batmaz ile paralel verdiği ifadesinde "Kazan ilçesine arsa bakmaya gittik. Bende vertigo var. Ben Ankara'daki bombaları duymadım." demişti.

Son olarak Akıncı Üssü'nde yakalanan, oraya yine birçok isim gibi Ahmet Özçetin'in ismini vererek girdiğini söyleyen ve okulunun tanıtımını yapacağını uzun uzun anlatan Hakan Çiçek'in ifadesiyle bitirelim. Çiçek, sahibi olduğu koleji anlatacağını, oraya da sosyal etkinlik için gittiğini, üstündeki 28 bin doları tarlada bulduğunu mahkemede anlatıyor. İddianame'den Çiçek ile ilgili kısa bir iki bilgi yazalım kapatalım. Daha sonra ayrıntılı ele almak gerekiyor. "Şüpheliler Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç'un yukarıda açıklanan asker Şüphelilerle birlikte 17/03/2016-21/03/2016 zaman aralığında ABD ülkesinde örgüt lideri Fetullah Gülen ile gerekli istişareleri yaptıktan sonra Türkiye'ye döndükleri ve darbeye hazırlık çalışmalarına devam ettikleri, Adil Öksüz'ün 05/05/2016, 27/05/2016 ve 04/06/2016 tarihlerinde Ankara'da darbeye hazırlık toplantıları yaptıgˆı anlaşılmıştır. Şüpheli Hakan Çiçek'in kullanmış olduğu .... nolu hattına 09/05/2014 tarihinde Bylock programını yüklettiği ve Bylock kullandığı anlaşılmıştır."

SON DAKİKA