İdris Kardaş

İdris Kardaş

09 Ağustos 2017, Çarşamba

Ölümü Göze Aldık Diyen Darbeci – Akıncı İddianamesi

Akıncı Üssü davası devam ediyor. Bugün Ömer Harmancık'ın savunması alındı ve çapraz sorguya geçildi. İnkar etmek bu davaların bir klasiği olduğu için savunmasına bir iki cümle ile değinip, iddianamede Harmancık ile ilgili bölümlere değineceğim.

Harmancık yakalandıktan sonra ilk ifadesinde beş günlük izne ayrıldığını ve Akıncı Üssü'nü Kubilay Selçuk (darbe bildirisini okuyarak prova yapan darbeci) ile birlikte ziyaret ettiğini söylüyor. Ancak daha sonraki ifadesinde ise Kubilay Selçuk ile Akıncı Üssü'nde karşılaştığını belirterek ilk ifadesini değiştiriyor. Tesadüfen orada olduğunu, darbe olduğunu duyunca da tıpkı Akın Öztürk ve diğerleri gibi darbeyi önlemeye çalıştığını anlatıyor. Bunları uzun uzun anlatmaya gerek yok.

Gelelim iddianameye.

15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü'ne götürülen Genelkurmay Başkanı'nın ifadelerinde Ömer Harmancık ile ilgili olan kısımları birlikte okuyalım.

"Ömer Harmancık ve Hakan Evrim'i gördüm. Yaptıklarının yanlış olduğunu, akıllarını kaybettiklerini, bu devirde böyle bir şey olamayacağını bağırdım. Suriye'yi, Mısır'ı görmüyor musunuz? Bu tür olayların ülkemizi yıllarca ne kadar geriye götürdüğünü bilmiyor musunuz, mealinde sözler sarf ettim. Hiç umurlarında olmadı. Ömer Harmancık elinde 2 yapraktan oluşan bir metni önce okudu ve ardından elinde bana uzatarak "komutanım siz şunu bir okuyun ve bunu imzalayıp TV de okursanız her şey çok güzel olacak, herkesi alıyoruz, herkesi getiriyoruz" dedi.

Şiddetle ve hiddetle reddettim "kendinizi ne zannediyorsunuz, siz kimsiniz, topladığınızı söylediğiniz ikinci başkan, kuvvet komutanları nerede, bakanlar nerede, elinizde kim varsa getirin, sizin başınız kıçınız kim" diye bağırdım.

Bunun üzerine Hakan Evrim (Akıncı Üssü komutanı) "dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fethullah GÜLEN ile görüştürürüz" gibi bir şey söyledi. Ben kimse ile görüşmem diyerek tersledim.

TV 2-3 saat sonra açıldığında ekranda TBMM'nin, Emniyet binalarının bombalandığı yazıyordu, zaten sürekli uçak sesleri devam ediyordu. Sinirlendim bağırıp çağırmaya başladım. Bunun üzerine geldiklerinde Ömer Faruk Harmancık ölümü göze aldıklarını söyledi. Hepsi robot gibiydi adeta. Çoğunlukla Amiral Ömer Harmancık konuşuyordu. TV görüntülerinde Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız ile bazı bakanların beyanları, olaylardaki gelişmelerde halkın darbe teşebbüsüne canları pahasına direnişi, ilerleyen saatlerde bazı askerlerin teslim olmaları ya da vatandaş yahut polislerce kontrol altına alınmaları gibi gelişmeleri takip edince yanımda bulunan bu 4 kişinin genel görünüşleri, tavırları değişmeye başladı. Gözlerinde umutsuzluğu fark ettim, moralleri iyice bozulmaya başlamıştı."

15 Temmuz gecesi ve sabaha kadar darbe/işgal girişimi için çalışan Harmancık, darbeye hazırlık aşamasında da aktif rol oynuyor.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan soruşturmada, gizli tanık Şapka'nın ifadesinde Ankara'da yürütülen darbeye hazırlık toplantılarında Harmancık'ın da yer aldığı açıkça ortaya konuyor.

Gizli tanığın ifadelerine kısaca göz atalım.

"Çayyolunda 3 katlı villa tipi eve gittik, villaya girerek toplantı salonuna geçtik. İçeride 8-10 tane sivil şahıs vardı. Salonda; Kurmay Albay Bilal Akyüz, Kurmay Albay/Yarbay M.Barış Avıalan, Tugˆgeneral Mehmet Partigöç, Havacı Tugˆgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, Koramiral Ömer Faruk Harmancık ile 4-5 kişi vardı. Çalışmalar devam ederken sivil bir şahıs namaz kıldırdı, namaz kıldıran kişi Adil Öksüz'dü.

Yine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan soruşturmada diğer gizli tanık Kuzgun'un söylediklerine bakalım.

3 katlı tripleks evlerin olduğu bir yerde durduk. Girdiğimiz evin girişinde etüd merkezi veya danışmanlık yazılı tabela bulunuyordu. Evin alt katına indiğimizde 5-6 kişi oturuyordu. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ı gördüm. Harmancık bana "bir darbe planı üzerinde çalışıyoruz, darbe planını bitirdik ufak tefek ayrıntılar kaldı. 15 temmuz veya 22 temmuz?da darbe planını uygulamaya koyacağız, konu ile ilgili sana birkaç soracaklarımız var" dedi. "Ne istiyorsunuz?" diye sordum ve cevaben, bölgende bulunabilecek amiraller kimler olabilir ve bunları göz altına alıp Çigˆli 2. Ana Jet Üssüne götürerek teslim etmen gerekiyor, ayrıca Güney Deniz Saha Komutanı olan Koramiral Hasan Uşaklıoğlu'nu gözaltına alacaksın. Evde Tugˆamiral Sinan Sürer (15 Temmuz gecesi Genelkurmay'da sivillere ateş açan darbeci terörist) vardı.

Akşam namazı vakti geldigˆinde içeriye Adil Öksüz geldi ve akşam namazını kıldırdı, sonra Adil Öksüz ve Ömer Faruk Harmancık darbe üzerine konuştular. Ömer Faruk Harmancık, Adil Öksüz ile herşey hazır minvalinde konuştu. Adil Öksüz bu planı alıp Fetullah Gülen'i kast ederek "Hoca efendiye Amerika?ya götüreyim, gösteriyim" dedi. Ömer Faruk Harmancık bunun üzerine, birkaç sorun kaldı ve onları yazılı vereceğim dedi."

Ankara'daki darbeye hazırlık toplantılarında Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları'nın ikna edilememesi durumunda göz altına alınacakları ve Akın Öztürk'ün Genelkurmay Başkanlığına getirileceği de konuşuluyor. Hulusi Akar görevi kabul etse bile bir komisyon tesis edileceği ve Harmancık'ın da Deniz Kuvvetleri'ni temsilen o komisyonda yer alacağı kararlaştırılıyor.

Ömer Faruk Harmancık ile ilgili Mehmet Dişli'nin ifadesinde de ilginç bölümler var. Dişli'nin ağzından okuyoruz.

"Doblo tarzı araç geldi. Araçtan Ömer Faruk Harmancık, Hakan Evrim ve tanımadığım karacı veya jandarma kıyafetli bir albay indi. Daha sonra onlarla birlikte Hulusi Akar'ın bulunduğu odaya girdik. Burada Ömer Faruk Harmancık'a, Hulusi Akar ne oluyor diye sordu. Ömer Faruk Harmancık da komutanım malumuz birinci bildiriyi okuduk, bu da ikinci bildiri, bunu da sizin okumanızı istiyoruz dedi. Bunun üzerine Hulusi Akar ya siz deli misiniz, bu devirde böyle şey olur mu, bunlar bitmiştir. Ben Kenan Evren'nin de cenazesini gördüm, böyle bir şey kesinlikle kabul edilemez, dedi. Daha sonra Hulusi Akar televizyonu göstererek, görmüyor musunuz Şu halkın tepkisini dedi. Ömer Faruk Harmancık da komutanım siz bizim başımıza geçin, televizyona çıkın, bunu okuyun halk da yatışır ve inanır dedi. Ancak Hulusi Akar bunu kabul etmedi."

Daha önceki yazılarda da detaylıca yazmıştım. İddianamede ve ifadelerde 143. filonun darbenin komuta merkezi olduğu açıkça belirtiliyor. Burada toplanan asker sivil kişiler arasında, Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve diğer siviller ile birlikte Akın Öztürk, Kubilay Selçuk, Ünsal Coşkun, Hakan Evrim, Ahmet Özçetin, Mehmet Fatih Çavur ile Ömer Faruk Harmancık da var.

Bu ekip kimin nereye ne şekilde gideceğine, hangi eylemlerin yapılacağına, hangi noktaların uçak ve helikopterle vurulacağına karar veren ekip. Bu kararları Ahmet Özçetin ve Mehmet Fatih Çavur'a iletiyorlar. Bunlar da telsiz ve telefonla 141. filodaki Ahmet Tosun ve Mustafa Mete Kaygusuz'a aktarıyorlar. Burada DESK diye tabir edilen uçaklarla telsiz bağlantısı sağlanıyor ve telsizler aracılığıyla vur emri, vurulacak hedef ile koordinatlar havada uçmakta olan FETÖ üyesi pilotlara bildiriliyor.

Akıncılar Üssü'nde şoför olan tanık İbrahim Halil Ağaç'ın iddianamede geçen 20 Temmuz tarihli ifadesi Harmancık'ın darbenin medya ve algı boyutunda da görev aldığını açıkça gösteriyor. "Denizci General telefonda görüştüğü kişiye Cumhurbaşkanı'nı öldüremedik, planlarımız boşuna gitti, Cumhurbaşkanı'nın Almanya'ya kaçtığı yönünde haberleri yaymamız lazım, yoksa her şey boşa gidecek diyerek telefondaki Şahsa Fox tvyi bağlamalarını söyledi." Ağaç, bu şahsın kısa boylu, gözlüklü, kır saçlı, denizci üniformalı bir şahıs olduğunu beyan etmiş.

Harmancık, 15 Temmuz'da İstanbul Atatürk Havalimanından CASA tipi askeri uçakla Akıncı üssü'ne çağırdığı İstanbul Su Altı Taarruz Komutanlığı'nda Tim Komutanı Yüzbaşı Özay Cödel'e de Nizamiye'yi koruma görevi veriyor. Cödel daha sonra ifadesinde darbe girişiminin son zamanlarında yaşadıkları diyalogu anlatıyor.

"16 Temmuz 2016 günü saat 15:00 sıralarına kadar görev yeri olan nizamiyeden ayrılmadım. Aynı saatte 141 filoda olan Ömer Faruk Harmancık'ın yanına gittim. Kendisi bana "Girişim başarısız oldu. Silahlarını ve teçhizatlarını 141. filoda bulunan yere bırakarak kaçabiliyorsan kaç" dedi.

***

NURAY MERT CUMHURİYET'TEN NEDEN KOVULDU?

"Gerici bunlar azizim" saldırılarının son gündem maddesi, müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesi tartışmasıydı. Cumhuriyet gazetesi Nuray Mert de bu tartışmaya bir yazıyla katılmıştı. Ancak tahmin edilenin dışında bir tavır gösterek bu değişikliği desteklemişti. "Müftünün nikâh kıyma yetkisi olması neden sorun yaratsın?" diyen Mert, kemikleşmiş muhalefetin beyin damalarını mantıklı ve aklı selim düşünmeye fazla zorladığı için gazetesinden kovuldu. En ufak bir farklı düşünce kırıntısına dahi tahammülü olmayan kesimlerin demokrasi, düşünceyi ifade özgürlüğü, özgür gazetecilik ilkeleriyle kurdukları platonik aşkta yeni bir sayfa açılmış oldu. Gerçekten de algıların gerçekleri silikleştirdiği böylesine bir dönemde en çok barış sözünü kullanıp terör örgütlerini öven siyasi partileri, en çok özgür gazetecilik diyerek yazarını kovan gazeteleri daha sık görmeye başladık. Bakalım AK Parti'nin getirdiği değişikliği destekleyen Nuray Mert'e hangi uluslararası gazetecilik örgütleri sahip çıkacak, hangi AB kurumu komiseri açıklama yapacak? Erdoğan ve Türkiye düşmanlığı yapan gazetecileri ödüllere boğan Batı kurumlarının Nuray Mert sınavını merakla bekliyor olacağız.

SON DAKİKA