İdris Kardaş

İdris Kardaş

26 Ağustos 2017, Cumartesi

Almanya'nın Türkiye çıkmazı

Türkiye ile Almanya arasında gerilen ilişkileri haftalardır takip ediyoruz. Özellikle son günlerde karşılıklı sertleşen açıklamaların Türk ve Alman gazetelerinde nasıl ele alındığını karşılaştırmalı olarak ele almak son derece öğretici oluyor. Çok kısaca şunu söyleyebilirim. Alman gazetelerinin özellikle Erdoğan düşmanlığı ve açıkça nefretleri Türk gazetelerinde Merkel yada diğer siyasetçiler için yapılan haberlerden çok daha sert. Dolayısıyla Türk medyasının ilişkileri daha da kötüleştiren bir işlevi yok.. Ancak aynı şeyi Alman medyası için söylemek zor. Bu karşılaştırmaları başka bir yazıda belki almak faydalı olabilir. Bu yazıda Alman Spiegel dergisinde dün yayınlanan bir analizi değerlendirmek istiyorum.

Makalenin başlığı "Ankara için daha fazla para"

Makalenin temelini Dışişleri Bakanı Sigar Gabriel ile Merkel arasında Türkiye konusunda yaşanan ihtilaflar oluşturuyor. Açıkçası buradan bakınca bir ihtilaf olduğunu pek sezmiyorduk ancak makale bu konuda bize detaylı fikirler veriyor. Bu açıdan bu makaleyi ele almanın Almanya'nın Türkiye politikasında iç çatışmaların görülmesi açısından faydalı olacağını düşünüyorum.

Bakan Gabriel'in Türkiye'ye yönelik resmi ihracat teminatlarının gözden geçirilmesi önerisini Alman Şansölyesi'nin bizzat reddettiğini belirten yazıda; Gabriel, Hermes firmasının sağladığı teminatların tümünü durdurmak istiyor fakat Şansölyelik makamı bu konuya temkinli yaklaşıyor. Merkel, Alman firmaların zarar edeceğinden endişeleniyor ve Almanya'da seçimler yaklaşmışken seçmenleri ile arasının bozulmasını istemiyor.

Almanya hükümeti özellikle Dışişleri Bakanı Gabriel, Türkiye ile AB arasında ilişkilerin de bu krizde ele alınması konusunda ısrarcı. Gabriel, Ankara'ya AB'ye katılım yardımları olarak ödenen paraların dondurulup dondurulamayacağını araştırılmasını istedi. AB'nin Türkiye'ye IPA-II programı vasıtasıyla 2014-2020 yılları arasında 4,45 milyar avro ödenmesi planlanıyor. Bu paradan Türkiye'ye şimdiye kadar sadece 250 milyon avro ödendi. Spiegel dergisi, AB komisyonu memurlarının, haftalardır Berlin'deki meslektaşlarını bu paraların ödenmesinin bir neden olmadan durdurulamayacağını anlatmaya çalıştıklarını yazıyor. Brüksel, ödemelerin durdurulması konusunda karar verme hakkını sahip değil. Burada söz sahibi sadece Almanya'da da değil elbette. AB üye ülkelerinin, bu gibi konularda karar almak için oy çokluğu, bazı konularda oy birliği gerekiyor. Yani sadece Almanya'nın Türkiye ile ilgili yaptırım yapma hakkı yada yetkisi yok. Zaten halihazırda Fransa ve İtalya gibi ülkeler Almanya'nın yapmaya çalıştığı bu gibi yaptırımlara karşı çıkıyor. Spiegel dergisi, aslında AB ülkelerinin aslında şu sıralar Türkiye'ye söz verdikleri kaynakları bulmaya çalıştıklarını aktarıyor. Zira vaat edilen paranın ikinci diliminin 2018 yılının sonuna kadar ödenmesi gerekiyor. Bu paranın bulunması için Almanya'nın daha fazla çaba sarfetmesi gerekecektir. AB'nin bütçe sorumlusu Günter Oettinger bu konuda üye ülkeleri sıkıştırmaya başladı. "Üye ülkeler 2 milyar avronun finansmanını sağlamalıdır" beyanı bu açıdan önemli. İngilizlerin de para ödeyip ödemeyecekleri belli değil. Bu da demek oluyor ki Almanya söz verilen kaynak aktarımının durdurulmasını sağlamak bir yana dursun, üzerine düşenin fazlasını da yapmak zorunda kalacaktır muhtemelen. Mülteciler konusu Gabriel, Merkel ve AB yetkililerinin üzerinde anlaşamadıkları konulardan zira.

Türkiye ile Almanya arasında yaşanan gerilim, Türkiye'ye karşı haksız bir saldırı dalgasını beraberinde getiriyor kuşkusuz. Ancak Türkiye'nin AB üyelik süreci ve yaşadığı sorunlar sadece Almanya ilintili olamayacak kadar derin ve önemli.

SON DAKİKA