İdris Kardaş

İdris Kardaş

28 Ekim 2017, Cumartesi

Üniter İspanya

Bir önceki yazının da konusuydu İspanya. Sadece o da değil. Uzun yıllardır statüleri tartışmalı bölgelere sahip olan Irak ve iç savaşla yerle bir edilen Suriye de benzer bir son ile tanışma ihtimali yüksek olan ülkeler. Peki nedir o son? Üniter bir devlet yapısı içerisinde tamamen merkezin yönetiminde ve eğer varsa bugüne kadar kazanılmış olan özerkliğin de geri kaybedilmesi sonucu oluşacak bir son.

İspanya bunun ilk örneği oluyor. Gelişmelere birlikte bakalım.

Katalonya parlamentosu Cuma günü tek taraflı bağımsızlık ilan etti. Merkezi yönetim yani Madrid ise dakikalar sonra özerkliği kaldırarak bu karara yanıt verdi. Anayasanın 155. maddesini hatırlatmıştım önceki yazımda. Bu madde merkezi yönetime özerkliği kaldırma ve tüm kurumlara merkez hükümeti olarak el koyma hakkı tanıyordu.

Akşam saatlerinde ise yerel yönetim fesh edilerek erken seçim tarihi açıklandı.

Sonraki gün ise İspanyol hükümetinden yapılan resmi açıklamada Katalonya Başkanı Puigdemont dahil tüm liderlerin görevden alındığı ve bölgenin sorumluluğunun Başbakan Yardımcısı Soraya Saenz de Santamaria'ya verildiği belirtildi.

Ayrıca Katalan polisinin üst düzey müdürleri de Madrid hükümeti tarafından görevden alındı.

Böylece İspanya'da yeni bir dönem başlıyordu.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD'den gelen ilk mesajlara baktığımızda tamamı İspanya'yı destekliyor. AB saatler sonra tek muhatabının Madrid yönetimi olduğunu açıkladı, ABD ise Katalonya'nın İspanya'nın ayrılmaz bir parçası olduğunu duyurdu.

Dünya yeni bir sürece, üniter devlet yapılarının güçlendiği, özerkliğin ve mikro milliyetçiliklerin bastırıldığı bir sürece doğru evriliyor demiştik. İspanya'daki gelişmeler ve dünyanın bu konudaki tavrı bunu doğruluyor. Ancak henüz Irak ve Suriye'de neler olacağını bilmiyoruz. Ancak muhtemelen dünyada en çok bilinen ilk beş şehirden biri olan Barcelona gibi bir başkente sahip Katalonya'nın yaşadığı süreç Irak ve Suriye'dekiler için pek iyi bir örnek teşkil etmiyor.

Avrupa'da geniş özerkliğe sahip bölgelerden oluşan ve bağımsızlık seslerinin yükseldiği birçok ülke var. Bu ülkelerin tamamı İspanya, Irak ve Suriye'deki gelişmeleri çok yakından takip ediyorlar ve İspanya merkezi hükümetine desteklerini bildiriyorlar.

Belçika'da Felemenkçe konuşulan bölge Flanders ile yine geniş özerkliğe sahip Valon Bölgesi bağımsızlık taleplerinin yoğun olarak tartışıldığı bölgeler.

Fransa'da Bretonya bölgesi özellikle yine bağımsızlık taleplerinin yükseldiği bir bölge. Hatta 2013 yılında bağımsızlık ile alakalı bir kamuoyu yoklaması da yapılmış. Henüz düşük seviyede de olsa bir talep var.

Fransa'da Korsika bölgesi dünyanın iyi bildiği bölgelerden. Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi bağımsızlık talebiyle silahlanmış bir örgüt.

Almanya'da Bavyera bölgesi adından sıkça söz ettiren bir diğer bölge. 2017'de bir kamuoyu yoklaması yapılmış. Yaklaşık yüzde 30'lar civarında bir talep söz konusu.

İspanya'da Bask ve KAtalonya bölgeleri yine bağımsızlık taleplerinin yükseldiği bölgeler. Bask bölgesinin bağımsızlığı için ETA adındaki örgüt 50 yıl boyunca şiddet eylemlerini sürdürdü.

İtalya'da da durum pek farklı değil. Sicilya, Güney Tirol, Lombardiya ve Veneto bölgeleri ya daha fazla özerkliğin yada bağımsızlık taleplerinin olduğu bölgeler.

Danimarka, Polonya, Romanya gibi ülkelerde de farklı etnik kimliklerin yoğun olduğu bölgeler daha fazla özerklik yada bağımsızlık taleplerini dillendiriyorlar.

AB'nin neden İspanya merkezi hükümetinin yanında bu kadar hızlı bir şekilde yer aldığını ve neden IKBY referandumuna kayıtsız kaldığını açıklıyor bu tablo.

SON DAKİKA