Mehmet Metiner

03 Kasım 2014, Pazartesi

Kandil'in takkesi düştü keli göründü...

İşte IŞİD ve Kobane bahanesinin arkasındaki asıl gerçeklik

Öcalan yakalandığında PKK'nın arkasındaki ülkeleri bir bir anlatmıştı.

PKK'nın o ülkeler tarafından Türkiye'ye karşı nasıl kullanıldığını da tüm çıplaklığıyla itiraf etmişti.

PKK'nın tekrar Türkiye'ye karşı kullanılmak istenildiği bir sürece doğru evriliyoruz.

Kandil'in silahları tekrar Türkiye'nin üstüne, daha doğrusu Ak Parti hükümetinin üstüne çevrilmek isteniyor.

Kandil'in Kobane bahanesinin arkasına sığınarak hangi güç odaklarıyla ve hangi ülkelerle işbirliği içinde olduğu ayan beyan ortaya çıkmaya başladı.

PKK/KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık durduk yere bir çağrıda bulundu.

Dedi ki ezcümle: "Çözüm sürecine üçüncü ülkeler dahil olsun."

Örnek olarak hangi ülkeyi mi verdi?

Amerika Birleşik Devletlerini elbet…

"Biji Serok Obama!" sloganına dört elle sarılan PKK'nın anti-amerikancılığı da (?) gün yüzüne çıkmış oldu böylece.

Sevsinler anticiliğinizi?

Anti-ABD, anti-emperyalizm vs söylemleri meğer ne kadar da boşmuş!

Kandil için varsa yoksa kendine ait bir iktidar alanı oluşturmak.

Kendisinin yönetebileceği bir bölge için ABD'nin de başkalarının da emrine girmekte hiçbir sakınca görmüyorlarmış meğer!

Zavallı Kürtler de sanıyorlar ki PKK kendilerinin özgürlüğü ve refahı için savaşım veriyor!

Kobane için verilen savaş, bizzat Kürtler için verilen bir savaş değildir, doğrudan PKK'nın iktidarı için verilen bir savaştır…

PKK'nın son süreçte kendi örgütsel kazanımı için gerekirse Kürtleri ateşe atmakta bir beis görmediğini de ortaya koymuş oldu…

Bayık'ın çağrısı tehlikeli bir çağrıdır…

Türkiye'ye boyun eğdirmek isteyen güç odaklarının yedeğine PKK'nın düşürülmüş olması en başta Kürtlerin değerlendirmesi gereken bir konudur diye düşünüyorum.

Şimdi geliyorum çözüm sürecine…

Niye dışardan bir ülke bu sürece dahil olsun?

Şimdi gördünüz mü IŞİD dolayısıyla işlerin nereye kadar uzandığını?

Kobane bahane dediğimizde, IŞİD üzerinden birileri Türkiye ile de hesabını görmek istiyorlar dediğimizde, IŞİD-Kobane dolayısıyla hedefin doğrudan çözüm süreci olduğunu belirttiğimizde inanmayanlar umarım şimdi oturup düşünürler…

Geziden bu yana doğrudan hedef alınan AK Parti hükümeti ve çözüm süreciydi…

Cemil Bayık'ın bu çağrısıyla Kandil'in takkesi düşmüş keli de görünmüştür diyorum…

***

Çözüm sürecinde aksayan bir yan varsa bunun sorumlusu Kandil'dir. AK Parti hükümeti kararlılıkla bu sürecinde arkasında durmaktadır.

Kandil sözünde durup silahlı güçlerini sınır dışına çekmiş olsaydı çözüm süreci bugün çok daha farklı bir noktada olurdu. Belki de sorun çözülmüş olurdu. Kobani meselesinde de Türkiye IŞİD'e karşı savaşan PYD'ye çok daha farklı bir katkı sağlardı.

Kandil sözünde durmadığı gibi Türkiye/AK Parti düşmanı güçlerle işbirliği yoluna gitti. Kandil, gezi sürecinde İmralı'ya rağmen hükümeti devirmek isteyen o güç odaklarının arkasında durdu. Gezi zihniyetine sahip çıktığını deklare etti. Gezide hükümetin devrilebileceğini varsayarak silahlı güçlerini sınır dışına çekmedi. Paralel yapının hükümeti emniyet ve yargı üzerinden devirme operasyonuna da Kandil arka çıktı. Şimdi Cumhurbaşkanımız olan Erdoğan'a gezicilerin/paralelcilerin/ulusalcıların ağzıyla küfürler savuruldu. "Diktatör" dediler, "faşist" dediler. Sokaklara oynadılar. Hem sözünüzde durmayacaksınız, hem partnerlik ilişkisiyle bağdaşmayan düşmanlık oyunlarına girişeceksiniz, hem de kalkıp sanki çözüm sürecini hükümet askıya almış gibi bir yalan üzerinden sorunu uluslararasılaştırmaya çalışacaksınız, epes vallahi! Yaman hırsız bile bu kadar mahir olamaz yani…

Çözüm süreci için belirlenen yol haritasına İmralı evet dedi. Ne vardı o yol haritasında? En başta PKK'nın silahtan ve şiddetten arındırılması vardı. PKK kamu düzenini bozacak eylemlerden mutlak surette kaçınacaktı. Çözüm karşıtı çevrelerin değirmenine su taşıyan bu eylemlerden kaçınmak çözüm sürecinin başarısı için olmazsa olmaz bir öneme sahipti. Ne yaptı Kandil? Bu sözünde de durmadı. Kamu düzenini ihlal eden eylemlerin başını çekti. Paralel bir devlet yapılanmasına yöneldi. Kobane bahanesiyle de sokakları terörize etti. Türkiye'nin Kobane'ye her türlü insani yardımını görmezlikten gelip düşmanca siyasalar izledi. Türkiye'nin IŞİD'e karşı Kobane'ye girme ihtimalini bile "işgalcilikle" suçlayıp püskürtmeye çalıştı. Kandil'in talimatıyla düz ovadaki sözümona siyasetçiler çözüm süreci bitti diyorlar. IŞİD'in arkasında AK Parti var diyorlar. IŞİD'in arkasındaki gerici-dinci (!) AK Parti hükümetine karşı o eski Türkiye'nin malum laikçi-sekular kesimlerini sorumlu davranmaya çağırıyorlar.

Düpedüz darbe çağrısında bulunuyorlar.

Şimdi Kandil kalkıp bütün bunları yapan kendisi değilmiş gibi, yani süreci sabote eden kendisi değilmiş gibi üçüncü ülke formülünü dillendiriyor. Önce özeleştirini vereceksin, kamu düzenine uyacaksın, silahla siyasal sonuç devşirme yönteminden vazgeçeceksin, bölge halkı üzerinde stalinist bir baskı rejimi kurmaktan vazgeçeceksin, silahlarla değil fikirlerle ve siyasetle yarışmayı esas alan demokratik düzeni benimseyeceksin, ondan sonrası kolay… Bütün bunları yaptıktan sonra içerde biz bize bu sorunu çözeriz. Bunu çözme iradesini güçlü bir biçimde koyan AK Parti hükümeti var, üçüncü ülkelere ne gerek var…

Ben iddia ediyorum: Kandil söz verdiği hususları yerine getirsin, yani kamu düzenine bağlı kalsın ve silahlı güçlerini sınır dışına çeksin, göreceksiniz çözüm süreci en kısa zamanda başarıya ulaşacaktır…

Kandil'i belirlenen yol haritasına uymaya çağırıyorum. Kendisine ve halkına güveniyorsa silahlarını bırakıp düz ovada siyaset yapmaya çağırıyorum. Bir dediği bir dediğini tutmayan, konjonktürel gelişmeleri kendi lehine çevirmek için stratejik körlük içinde olan Kandil, üçüncü ülkeleri yardıma davet etmeden önce Kürtlere kaybettiren yanlış siyasalarını gözden geçirsin derim…

***

Üçüncü ülke çağrısı, IŞİD üzerinden bölgeyi dizayn etmek ve AK Parti hükümetini de kendi çıkarları doğrultusunda hizaya sokmak isteyen güç odaklarına Kandil'in yeşil ışık yakması demektir.

Özellikle bu dönemde Kandil'in kendini nerede ve kimlerin safında konumlandırdığını artık Kürtler görmeli diyorum…
IŞİD'in de Kobane'nin de gerçekte neyin bahanesi olduğunu herkes görmeli diyorum…

Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın, "Kobane'de oyun içinde oyun var.", "Kobane bir bahanedir" , "Kobane üzerinden bir üst akıl devrede" söyleminin doğruluğu umarım anlaşılmıştır.

Bayık'ın bu çağrısı, Kandil'in bu üst aklın bir aleti olduğunun, PKK'nın uluslararası oyunun sadece bir parçası haline dönüştürüldüğünün bariz bir delilidir.

Başka delil arayanların aklına şaşarım…

SON DAKİKA