Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

18 Ocak 2016, Pazartesi

FULARLI LÜMPENLER VIZILDASA NE? VIZILDAMASA NE?

Aslında bu yazıya küfür ederek başlayabilirdim.Ama madem "Aydınlar" hakkında bir yazı yazacağım.O halde en entelektüel kelimeleri seçmeliyim. Ne de olsa pek bir işe yaradıkları gözlenmese de "belli" bir "elit" kesimden bahsedeceğim.
Ama sürekli "Akademisyen" veya "Aydınlar'' yazmaktan hoşlanmıyorum. Bu nedenle "Fularlı Lümpenler" diyeceğim malum kişilere.Evet, çünkü benim gözümde giyim kuşamları ve ellerindeki puroları ile aynı renkte olan fularları haricinde lümpen kesimden hiç bir farkı olmayan kendini aydın sanan karanlık beyinli bir kısım insandan başka bir şey değiller.(İnsan kelimesini kullandığım için özür dilerim)
Malum bildiriyi duyduğumda önce kulaklarıma,sonra da okurken gözlerime inanamadım."Bu olmuş olamaz" dedim."Bu memleketin ekmeğini yiyen, devletinin kimliğini taşıyıp maaşını alan bu fularlı lümpenler, gerçekten de devletine katil diyecek kadar hain olamaz" dedim. "O kadar da değil" dedim.
Ama olmuştu ve tam da o kadardı.Haddini bilmez hadsizler,devletine had bildirmeye kalkmıştı. Okuduğumda gerçekten de ; hendek kazan, barikat kuran, tuzak hazırlayan, mayın döşeyen, askerimizi ve polisimizi şehit eden, bebekleri, çocukları, gençleri, kadınları , yaşlıları katleden PKK için tek bir kelime ve eleştirinin yer almadığı, bunun aksine devleti katil ve sorumlu ilan eden bir bildiri görmüştüm. Bu bildirinin altında da üniversitelerde genç beyinleri "eğitmek ve yönlendirmek" görevini taşıyan kişilerin imzalarını...
Ülkemizde bulunan yaklaşık 150.000 akademisyenden sadece 1128'i "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" bildirisini imzalamış ama bunu bütün "Aydın" kesimin temennisi olarak lanse etmeye çalışmış olsa da ...

"Aydınım" diye geçinen güruhun en büyük argümanı "Entelsem o halde marjinal olmalıyım.Her şeye ııh çekmeliyim" dir. Kusura bakmayın fularlarına kurban olduklarım; ama sırf ne yaparsa yapsın hükümete muhalif olmak için muhalif olunmaz.
Sur'da ve doğuda Türk askerinin yaptığı operasyonları kınayan bu sözde aydınlar niçin aynı bölgelerde teröristler masum canları alırken seslerini çıkarmadılar ?
Daha sonra polis lojmanı patlatılıp 4 yaşındaki İrem şehit edildiğinde neredeydiler? O Berkin Elvan ekmek almaya gitmişti de İremcik Kalaşnikof mu dolduruyordu yatağında uyurken ? ! Ses çıkaramazlar. Çünkü sırf hükümete karşı çıkmak için, sırf aykırı olmak için, sırf muhalefet etmek için bir terör örgütünü destekleyebilecek kadar alçalabilen bir güruh bunlar.
"Şu Tayyip gitsin de gerekirse ülke bölünsün ne yapalım " diyebilen insafsız, vatan düşmanları bunlar.Bu mu vatanını sevmek? Bu mu sosyalistlik? Bu mu ülke sevdasından ötürü marşlar söylemeye yakışan etvara yakışan hal ??
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kendi sınırları içerisindeki teröristleri ölü veya diri ele geçirmesinden yahut bölgeye operasyonlar yapmasından daha olağan ne olabilir?
Sokağa çıkmayı yasaklamak demek "Masum olan halk dışarı çıkmasın ki dışarı çıkan PKK'lıları öldürelim" demektir.Bunu bile bile dışarı çıkan varsa bu ya masum değildir ya da bu durumda devlet suçlu değildir.
Bildiride ne diyordu bakayım "Dışarı çıkma yasakları kalksınmış,barış olsunmuş,fedakarlıktan ötürü gözcü de olunurmuş" Başka ne olsun? PKK ile tavla da oynansın mı? PKK'nın yürek sazı da çalınsın mı? Üstüne bir de bazlama yapılsın mı?
O sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş bölgede tek olağan şey varsa o da devletin oradaki topraklara ve masum halka sahip çıkmasıdır. Bu kendini aydın zanneden eğitimci müsveddeleri olsa olsa ancak cehennemi aydınlatırlar.
Bu bildiri Evren paşanın zamanında İbrahim Tatlıses' den tutun da sonradan pişpirik oynarken bildiriyi imzaladığını söyleyecek olan Fikret Hakan'a kadar yine bir 1200 kadar sözde Aydın'ın imzaladığı Aziz Nesin koordinatörlüğündeki "Aydınlar dilekçesine" sureten benzese de günümüzde yazılan bu yazıyı, Türkiye'nin bir döneminde yaşanmış bambaşka olaylara tepki göstermiş ama sonra da korkup komik bahanelerle bildiriden imzasını çekmeye çalışmış aydınların (!) bambaşka bir konu hakkında yazdığı yazı ile bir tutarak demagoji yapılması yanlış olur.
Bu tipler; görünürde liberal ve eşitlikçiymiş gibi lanse edilerek, çürük ve buram buram ihanet kokan sloganları ile lümpen zihinleri kamufle edilen güruhun fularlı hallerinden başka bir şey değildir.
Adamlar polis lojmanına bombalı saldırı yapıyor bu fularlı lümpenler de kalkmış sanki PKK etrafa çiçek saçan sevgi pıtırcıklarıymış gibi bildiride tek kelime PKK'dan bahsetmeyerek devleti katil ilan ediyor.
Öte taraftan da Beyaz'ın programına çıkıp barış güvercini diye sözde gerilla olan terörist ve çoğunluğu da Avrupa'dan gelen ajanlardan oluşan maymun sürüsünü savunuyorlar.
Evet çocuklar ölmesin Ayşe Örtmenim (!) ama polis çocukları da ölmesin.Evet Ayşe Örtmenim, yazık o çocuklara ve PKK'yı lanetleyelim öyle değil mi Ayşe Örtmenim? Ayşe Örtmenim? Ayşe Örtmenim? Neden sesiniz çıkmıyor? Galiba hat kesildi? PKK'nın katilliğinden ne zaman bahsedecek olsak hat kesiliyor bunlarda.Arayın bu sözde aydınları, onların da hattı kesilecektir muhakkak.
Ben Ayşe Örtmenin bünyesinde ona arka çıkan ve hatta daha da beteri bu ölümlerin suçlusu olarak devleti göstermeye ,hatta devletin katliam yaptığını söylemeye yeltenen bu sinek sürüsüne diyorum ki; Sol düşünce adı altında hak, barış, özgürlük, insanlık gibi kavramlara atıf yaparak attığınız palavraları, yaptığınız gerilla çığırtkanlığını YEMİYORUZ, KANMIYORUZ.

Devletimizin, askerimizin, polisimizin arkasındayız. Ölen sivillerin hesabını PKK'dan soracağınıza kalkmış devletten soruyorsunuz. Anca kendinizi kandırırsınız, sadece kendi çürümüş zihniyetine özgürlükçü olan başka farklı hiç bir fikre tahammül edemeyen bünyenizin alışık olmadığını biliyoruz ama buna DEMOKRASİ deniliyor.

Bu hükümeti halk ,büyük bir çoğunlukla seçerek tek başına iktidara getirdi.Muhalif fikirlerinizi meşru bir zeminde devleti katil ilan etmeden belirtebilirsiniz. Ama sonra kuyruğunuza baka baka menhus fikirlerinizi de alıp kaybolmalısınız.

Abdullah Cevdet bile ''Milletimi değil vatanımı seviyorum'' demişti. Siz sözde akademisyenler , bu bildirgeye imza atmakla hem milletinizi hem de vatanınızı sevmediğinizi göstermiş oluyorsunuz.

Akademisyenlerin görevi bilimsel çalışma yapmak değil midir ? Bunun için devletten aylık almıyor musunuz siz ? Çocuklarımızı bölücü terör örgütü propagandası yapan sizin gibi tiplere nasıl teslim edebiliriz ?

Sizin yetiştireceğiniz öğrencilerin de terörist olmayacağı ne malum ? Ama kim bilir belki de bundan memnun olursunuz ??

Bu karanlık tiplerin ciddi bir sonuçla karşılaşmaları gerektiği muhakkak. Üniversiteden atılmak gibi...

İlgili kurumların bu hainler hakkında artık eğitimci olamamaları hususunda gerekli işlemleri yapması terörizmle mücadelede ülkemize olumlu katkı yapacaktır...

Her ne kadar YÖK sessizliğini -nasıl beceriyor anlayabilmiş değilim ama- hala korusa da haklarında işlem yapmak için bu karanlık tiplerin fularlarını çıkarıp gerilla kıyafeti giymesini bekliyor olsa gerek...Ben özellikle de radyasyon tespit işinde oldukça başarılı olacaklarını düşünüyorum bu insancıkların.

Bu bildiri AB ve ABD'nin iddia ettiği gibi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Buradaki itirazın akademisyenlerin farklı düşünme özgürlüğüne olmadığını aklı başında olan herkes bilebilir.

Sadece şunu bilin mistıır end misis intellectualler; modern dünyanın hiçbir yerinde akademisyenler, terör örgütü adına propaganda yapamazlar ! Nokta.

SON DAKİKA