Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

07 Eylül 2016, Çarşamba

Türkiye Avrupa'ya değil, Avrupa Türkiye'ye muhtaç

Avrupa, TSK'nin Suriye topraklarına girmesinden hiç hoşnut olmadığı halde bu duruma "Endişe ile karışık bir olumlulukla" baktığını söylüyor.

Güya bize ayar veriyor. Avrupa bizim Suriye harekatımızdan tedirginmiş.Tabii ki tedirgin olacak. Suriye'de güttükleri emellerine ulaşamayacakları için ödleri kopuyor.

Ama öte yandan da bize ses çıkaramıyorlar. Çünkü artık karşılarında o eski ezik Türkiye değil,yeni ve güçlü Türkiye var. Artık karşılarında "Bizi AB'ye alın ne olur" diye yalvaran ve Avrupa'ya muhtaç bir Türkiye değil aksine Avrupa'nın gereksinim duyduğu bir Türkiye var.

Eskiden AB'ye girme hayalleri kurmamızın en önemli nedeni; kişi başına düşen geliri artırarak toplumsal refah seviyemizi yükseltmekti.

Diğer yandan da Avrupa'ya gidip gelenlerin anlattığı; devletin halka verdiği imkanlara AB'ye girerek bizim de kavuşma hayalimizdi.

Oysaki artık Avrupa ülkelerinin dahi hayaline gelmeyen konularda yapılan halk reformları ile devletin halkına tanıdığı değil ihtiyaç, lüks seviyesindeki kıyaklar sayesinde Türkiye insanı anladı ki bu dünyada rahat yaşamanın tek yolu AB ye girmek değilmiş.

Biz kendimiz, yeni Türkiye olarak kimselere muhtaç olmadan da hayatımızı güzelleştirebilir,yaşam kalitemizi artırabilirmişiz.Bu nedenle artık halk dahi AB'ye girmeyi iplemiyor.Avrupa ise artık ona muhtaç olmadığımızı fark etmemizin telaşını yaşıyor.Çünkü biz Avrupa'ya değil, Avrupa bize muhtaç durumda.

Neden mi?

Çünkü Avrupa için Türkiye demek ;

-Ortadoğu ve Asya merkezli enerji kaynaklarına ulaşmak için yegane kanal demek.

-Boğazların hâkimi olan ülke demek.

-İslam aleminde ve özellikle Ortadoğu'da sözü geçen tek NATO ülkesi demek.

-Ekonomik açıdan genç nüfusuyla gelecek vaat eden en önemli kârlı pazar demek.

-Avrupa'yı göçmen selinden koruyan / koruyacak tek tampon ülke demek.

-Dünya pazarlarına ve enerji kaynaklarına ulaşmak için merkez ülke demek.

-NATO ülkesi olduğu için ambargoya ve iç yönetmeliklerdeki yasaklara takılmadan Askeri uçak , roket, mermi ve zırhlı araç üretimi için Avrupalı silah tüccarları açısından verimli bir pazar demek.

-Avrupa'yı Rus doğalgazına bağlılıktan kurtaracak alternatif doğalgaz kaynaklarına kavuşturabilecek (mesela İsrail doğalgazına) stratejik ülke demek.

-Rusya ile ilişkilerde dengeleri koruyacak ve denklemleri kuracak bir ülke demek.

Demek ki bizim açımızdan Avrupa'yı kaybetme gibi bir risk söz konusu değil. Bilakis adamların eli mahkum bize.

Tabii ki Avrupa'nın bize bu şekilde bakması Erdoğan liderliğinde bir Türkiye için geçerli.

Erdoğan gibi kendi güçlü olduğu gibi ülkesini de güçlendirmeye azmetmiş bir liderle bu emellerine kavuşabilirler ya da en azından çıkarları açısından ümitli olmaya devam edebilirler.

Kökleşmiş, Türkiye düşmanlığı ve Müslüman fobisi nedeniyle hala AB'ye Türkiye'yi almadıklarının farkındayız artık.

Yunanistan gibi ekonomik açıdan Türkiye'den fersah fersah aşağılarda olan ülkelerin AB'de olup Türkiye'nin hala kapıdan çevrilmesinin başka bir açıklaması olamaz. Ama şu sıralar asıl telaşlandıkları şey,Türkiye'nin artık o kapıyı o kadar da zorlamaması.

Türkiye'nin Avrupa'ya muhtaç olmadığını fark etmesi.Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde Avrupa'nın desteği olmadan durabileceğini bilmesi.İşte şu sıralar Avrupa'yı en çok korkutan şey bu.

SON DAKİKA