Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

02 Aralık 2016, Cuma

Halep elden gidiyor farkında mısınız?

Osmanlı'da işkembe çorbası satan dükkanlardan haraç almak isteyen kabadayılar yanlarında bir şişe cıva bulundururlarmış. Dükkan sahibi haraç vermeyi reddederse, işkembe çorbasının kaynadığı kazanın içine cıvayı dökerlermiş. Akabinde hem işkembe çorbası murdar olurmuş hem de dayanılmaz bir koku her tarafı kaplarmış. Tabii müşterilerde hemencecik kaçarlarmış oradan.

Bunun gibi bir taraftan Rusya ve İran (Şam rejimi ile beraber) diğer taraftan da ABD ve AB gibi güçler Suriye ve Irak'taki petrol ve doğal gaz gibi yer altı kaynaklarına konmak için bölgeye cıva döküp duruyorlar.

Bu arada da yer altı kaynaklarından çıkarcı ülkeler istifade edecek diye olan yerin üstündeki masumlara oluyor…

Bildiğiniz üzere Suriye'de yarım milyon insanın katledildiği ve milyonlarca insanın da göçmen statüsüne düştüğü bir iç savaş yaşanıyor. Bu iç savaşın fitili 2011 yılında Esad'a karşı düzenlenen protesto ile ateşlenmişti.

Ne yazık ki, o günden bu güne iç savaş tüm acımasızlığı ile hız kesmeden devam ediyor.

Halep; sınırımıza 50 kilometre mesafede yer alan, stratejik açıdan büyük önemi olan bir kent. İç savaştan önce Suriye de paranın ve ticaretin merkezi sayılıyordu.

Günümüzde Halep'in batısı Esad ve Şii müttefikleri tarafından, doğusu da muhalif güçler tarafından kontrol ediliyor.

Açıkçası iç savaşın sembolü haline gelen ve Suriye'nin son büyük kenti olan Halep'i ele geçiren taraf iç savaşın galibi olacak gibi görünüyor.

Rusya'nın şemsiyesi altında Esad ve Şii milisler bir taraftan doğu Halep'i aylarca açlığa mahkum etti. Diğer taraftan da planlı biçimde kenti bombaladı. Böylece Halep'te ne yiyecek ne içecek ne hastane ne doktor ne ilaç ne de yaralılara müdahale edilebilecek güvenli bir yer kaldı. Kent adeta her yaştan insanın kefensiz biçimde gömüldüğü açık bir mezarlığa dönmüş durumda.

Bütün bu olumsuz koşullara rağmen yaklaşık iki hafta önce de Esad, Lübnan Hizbullah'ı ve Şii milislerle birlikte muhalefetin elindeki son büyük mevziyi almak ve soykırım yapmak için toplu saldırıya geçti.

Anlayacağınız zalimler şu günlerde Halep'i neredeyse tamamen ele geçirmek üzereler.

Halep'in doğu bölgesinde taraflar arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı, Halep'ten iki üç gün içinde kaçanların sayısının 30 bine ulaştığı ve Şam rejiminin Halep'in doğu bölgesinin yarısına yakınını geri aldığı gelen haberler arasında.

Kadınların, yaşlıların, çocukların ve masum insanların akıbeti ne Esad'ın umurunda ne İran'ın ne de Rusya'nın. Onlar için bu noktada yalnızca kazanacakları askerî zafer önemli.

Uzmanlara göre Halep'teki insan kıyımı, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan en büyük sivil katliamı olabilir.

Bu arada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de Halep'teki çatışmaları ve insani felaketleri görüşmek üzere habire acil oturum adı altında havanda su dövmek ve koltuk ısıtmak için toplanıp duruyor.

Ama gel gör ki toplantıdan Rusya'ya, Şam rejimine ve İran'a "Tamam Halep'in geleceği sizin elinizde bunu kabul ediyoruz. Ama çocukları, kadınları ve masumları boğazlamayı lütfen bırakın artık. Ulaştıracağımız insani yardımların da geçişine izin verin" çağrısı dışında bir şey çıkmıyor.

Rusya da Birleşmiş Milletler'e aman siz müdahale etmeyin biz yaklaşık 100 bin sivile gerekli olan gıda, su ve tıbbi malzeme yardımını yapıyoruz yalanını atıp duruyor.

Zira Rusya, Halep'i kontrol altına alan tarafın Suriye'deki iç savaşın seyrini değiştireceğini hatta bunun iç savaş açısından bir dönüm noktası olacağını çok iyi biliyor. O yüzden Batı'nın ve BM'nin bu işe burnunu sokmasını istemiyor.

Peki AB, ABD ve Müslüman ülkeler ne yapıyor?

Gerçek anlamda hiçbir şey. Yerinde saymaktan ve papağan gibi aynı şeyleri tekrarlamaktan başka bir şey yapmıyorlar yani. Kınamakla, uyarmakla, lanetlemekle veya kağıt üzerinde hiçbir etkisi ve kıymeti harbiyesi olmayan koftiden kararlar almakla yetiniyorlar. Başka bir deyişle olanı biteni adeta kabak çekirdeği eşliğinde tiyatro izler gibi izliyorlar.

Maalesef bu durumda ne Halep'e insani yardım ulaştırabiliyor ne de kentteki yaralılara müdahale edilebiliyor.

İşte Batı'nın aymazlığı nedeniyle Halep, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük savaş suçlusu olan Esad'ın kucağına düşmek üzere bugünlerde. Yazık gerçekten çok yazık.

Diğer yandan çocukların ve masum insanların hunharca katledilmesini ve kadınların, kızların ırzına tecavüz edilmesini pişkinlikle izlemekle yetinmek her fırsatta insan haklarından dem vuran emperyalist Batılıların ahlaki açıdan da iflas ettiğini, dibe vurduğunu çok net göstermiyor mu?

Eğer Esad Halep'i alırsa devrilemeyeceğini bütün dünyaya göstermiş olacak.

Özcesi, Rusya ve İran Şam rejimine verdiği desteği geri çekmedikçe; Batı ve Müslüman ülkeler de Suriye'deki trajediye seyirci kaldıkça Esad özelde Suriye'nin genelde de dünyanın başına bela olmaya devam edeceği için Suriye'deki katliamların ve tecavüzlerin de sonu gelmeyecektir.

SON DAKİKA