Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

21 Aralık 2016, Çarşamba

Sen yapma, ben yapayım. Ama ayılınca...

Türkiye halkı, sağı (Demirel'i) iktidara taşıyarak 1973 Ekim ayında (yeni adıyla) 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne kavuştu.

Ardından "Devlet milletin hizmetkârıdır" diyen Özal'ı seçerek 1988 Temmuz ayında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün açılmasına ve hizmete girmesine vesile oldu.

Daha sonra da başına Erdoğan'ı getirerek Marmaray ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi binlerce dev projeyi hayata geçirdi ve geçirmeye de devam ediyor...

Toplam uzunluğu 14.5 kilometre olan, 5.4 kilometrelik bölümü de denizin altında inşa edilen, İstanbul'un iki yakası arasındaki 100 dakikalık mesafeyi 15 dakikaya indiren, günlük ortalama 100 binin üzerinde aracın kullanacağı tahmin edilen, otomobillerin ve minibüslerin geçeceği iki katlı Avrasya Tüneli'nin açılışını Cumhurbaşkanımız dün yaptı.

Böylece tarihte ilk kez Avrupa ve Asya kıtaları boğazın altından karayolu ile birleştirilmiş oldu. Avrasya Tüneli'nin İstanbul'un kangren olmuş trafik sorununu iyileştireceği, özellikle de iş çıkış saatlerinde hayatı felç eden köprü trafiğini rahatlatacağı çok açık. Yapımında kamu yararının olduğu tartışmasız bir gerçek yani...

Ancak bu devasa projelerin hayata geçirilmesi kendini solcu sanan birkaç budalayı gene çok rahatsız etmiş. Sözde çevreye ve tarihi dokuya zarar vereceği, Boğaz ve Tarihî Yarımada trafiğine olumsuz etki yapacağı, Boğaz şeridinde görüntü kirliliğine neden olacağı ve İstanbul'un hava ve su dengesini bozacağı için Avrasya Tüneli'nin hizmete girmesini üzüntüyle karşılamışlar.

Oha!

Önceden de saçmalıyorlardı bunlar ama hiç bu kadar hıyarca saçmalamamışlardı doğrusu.

Öyle ki, bu insancıkların arasından saçmalamayı "Ben Tayyip'in yaptırdığı tünelden geçmem" düzeyine kadar indirenler bile var...

Dünyaya ilham kaynağı, Türkiye'ye armağan olan bu muhteşem tünelin açılışını dünya medyası tarafından canlı olarak verildiği halde ottan bottan her şeye maydanoz olan Ekşi Sözlük'te tünelin açılışı konu başlığı dahi olmadı. İşlerine gelmediği için kasıtlı olarak görmezden gelindi yani...

Bu kafa; "Köprü de yaptırmayacağız, havaalanı da yaptırmayacağız" kafasıdır. Üstelik bu adamlar böyle bir tavrı sergilemeyi muhalefet yapmak sanıyorlar. Sonra da millettin CHP'ye oy vermesini bekliyorlar. Vallahi siz bu kafayla o oyları kıyamete kadar beklersiniz...

Kadriyeler

Erdoğan yurttaşın hızlı trenle İstanbul'dan Konya'ya 4 saatte gitmesine vesile oluyor, bu Kadriyeler kömürlü ve buharlı kara treni istiyorlar 48 saatte ulaşmak için!

Bunların dertleri millet Marmaray ve Avrasya Tüneli ile şıp diye karşıya geçmesin, kara trenden Haydarpaşa'da inip vapur beklesin.

Neden?

Alışmış kudurmuştan beterdir de ondan!

Hadi yürüyün işinize! Siz seçimlerde ancak "Haydarpaşa Garı'nda gitar çalan, kara tren türküsünü çığıran ve Nazım'ın hayaliyle yanıp tutuşan Kadriye" rolünü oynarsınız.

Sizi gidi yaşamlarını bir vehme adamış koca bebekler!

Bu ülkede artık lafla peynir gemisi yürümüyor!

Milletimiz politikacılardan artık "Hizmet" ve "İcraat" bekliyor. Beklediği hizmet ve icraatı da alabiliyor.

Laikliği kutsallaştıran, hatta onu kutsal inek gibi sahte bir din olarak sunan ve bireylere tek tip insan olmayı emreden nutuklar, artık karın doyurmuyor Türkiye'de.

Erdoğan hizmet çıtasını o denli yükseltti ki milletimiz artık "dünyanın gelmiş geçmiş en büyük havalimanı olacak 3. Havalimanı"nın ve Boğaz'a rakip olacak "Kanal"ın açılmasını da akıldan uzak görmüyor. Hatta sabırsızlıkla bekliyor.

3. Havalimanı'nı, 2028 yılında tüm birimleri açıldığında Türkiye nüfusunun yaklaşık iki buçuk katı, 200 milyon yolcu kullanacak. Bu rakamın çoğu aktarma yolcusu olacak tabii. Kanal İstanbul açıldığında boğazlarla ilgili eski sözleşmelerde bizi bağlayan tüm maddelerden muaf olacağız. Yani ülkesini gerçekten seven herkes bu tür gelişmelere sevinir.

Açıkçası politikanın "Hizmet" içerikli olmasını özünde "Hizmette rekabeti" barındıran demokrasiye borçluyuz.

Türkiye'de artık "devlet millete hizmetkâr"dır felsefesiyle hareket eden, hizmet ve icraat üreten politikacı iktidara gelebilir. Hatta bunu rakiplerine fark atarak yapabilir ancak!

Şu anki yönetim "çalışmayayım ama çalışıyormuş gibi yapayım" kafasındaki politikacıları dışlayan bir yapıya sahip çünkü. Erdoğan'ın hiç durmadan yeni projeler ve icraatlar üretmesi, idari makamlarda bulunan herkesi olumlu etkiliyor.

Üstelik bu Kadriye takımı, Avrupa'da hangi yenilik hangi gelişmeyi görse hayranlıktan anlata anlata bitiremeyen, "bizde böyle şeyler olmaz" diyerek sürekli ülkesini ezikleyen bir yapıya sahip...

Lafa gelince "kendi ayaklarımız üzerinde durmamız, uydumuzu, silahımızı , her şeyimizi kendimiz yapmamız lazım" derler. Ama "Hadi yapalım" dendiğinde de "Aman efendim, çevreye zararı olabilirmiş de, aman ağaçlar kesilmesinmiş de, hava-su dengesi bozulurmuş da, mış,mış..."

Aslında işin özü bunların bütün derdi: "Bu ilerlemeler , bu gelişmeler olsun ama bunu siz yapmayın. Erdoğan başarısız olsun."

Peki kim yapsın?

Siz mi yapacaksınız bu gelişmeleri?

Daha sabah akşam demlenmekten, günlük işlerini dahi yapamayan, tek muhalefet politikası "yapturmazuk" olan, tek projesi oraya buraya heykel dikmek olan, PKK'nın kravatlı versiyonu olan HDP ile, daha dün 15 Temmuz'da ülkeyi parçalamaya çalışan FETÖ ile kol kola dolaşan, teröriste "terörist" diyemeyen siz mi yapacaksınız bu gelişmeleri?

Güldürmeyin adamı!

SON DAKİKA