Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

03 Mart 2017, Cuma

Deniz Yücel, Hayırlı Konvoy, Kadınlar Günü ve Çakallar

Bildiğiniz gibi Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel; terör örgütü üyeliği, terör propagandası yapmak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçlarından dolayı tutuklandı.

Peki bu muhabircik ne halt yedi de bir anda Almanya'nın kahramanı oldu?

Öncelikle Cemil Bayık denen kandil dinozoruyla röportaj yaptı. Sonra Red-Hack'in yayınladığı sahte belgelerle Enerji Bakanımıza iftiralar atarak saldırdı. Bir de Cizre'deki bodrumda bulunan ve emniyet güçlerimizin "teslim olun" çağrısına ateşle yanıt veren teröristler hakkında kahramanlık hikâyeleri yazarak devletimizi katil gibi göstermeye çalıştı...

Anlayacağınız bu herifin amacı öncelikle "nam salarak" Can Dündar gibi uluslararası boyutta meşhur olmak. Ardından da "deve yüküyle" ödülleri toplamaktı. Uçurduğu balonlarla maksadı hâsıl oldu diyebiliriz. Neticede Almanya Can Dündar'a sahip çıktığı gibi saçı başı tarak görmemiş bu tipe de sahip çıktı.

Öyle ki, bu herifin tutuklanması bağlamında Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas, basın özgürlüğünü yok etmenin aslında tüm toplumun özgürlüğünü yok etmek demek olduğu gibi iri laflar etti (!)

Keza Merkel terk edilen bir âşık gibi hayal kırıklığına uğradığını, tutuklama kararının "sivri biber" kadar acı, "hormonlu patlıcan" kadar orantısız olduğunu söyledi.

Aslına bakacak olursanız Deniz Yücel gazetecilik faaliyetlerinden ötürü değil yukarıda sayılan suçlardan dolayı tutuklandı.

Bana kalırsa Der Spiegel muhabiri "Hasnain Kazim"a yapıldığı gibi Deniz Yücel'in de öncelikle "akreditasyonu" iptal edilmeli, ardından da atılacak güzel bir degajla bu muhabircik Almanya'ya şutlanmalı. Zira Almanlar bu olayı köpürtüyorlar da köpürtüyorlar. (Hüküm giyerse infazdan sonra olabilir.)

"Hayırlı Konvoy"

Bir grup mütekait zabit "Hayırlı Konvoy" adı altında bir birliktelik oluşturmuş. Amaçları "Evet" demesi muhtemel olan cahil kesimi eğiterek referandumda "Hayır" dedirtmekmiş (!)

Bunun için; Kırıkkale, Amasya, Kastamonu, Karabük, Zonguldak, Konya, Burdur ve Isparta'da toplantılar düzenleyeceklermiş. İşin içine Samsun, Sivas ve Erzurum'u niçin katmamışlar orası belli değil. Hâlbuki Atatürk bu şehirlerden milli mücadeleyi başlatmamış mıydı? Çok ayıp hem de çoook...

Peki sırtlarında yumurta küfesi olmayan bu emekli paşaların halka slogandan başka satacak malları, söyleyecek sözleri var mı?

Ya da 'Türkiye'yi daha ileriye nasıl götürürüz' arayışına dair ürettikleri yeni bir fikir, değişik bir yorum, farklı bir tartışma, eleştirel bir bakış açısı var mı?

Türkiye'nin her yanını "Köy Enstitü"leri veya "Köy Kent"ler ile donatırdım gibi klişe slogandan başka elbette ki yumurtlayacakları bir cevher yok!

Kahramanlarımız (!) her konuda olduğu gibi bu konuda da gene bol keseden sallayacaklar, o kadar.

Peki bu "Hayırlı Konvoy" hayırlı işlerine nasıl başlamış biliyor musunuz? Anıtkabir'i ziyaretle tabii. Gene şaşırtmadılar bizi. Sonrasında da orada bulunan bir takım şakşakçılar paşalarımızı gidecekleri kentlere "İzmir Marşı" ile uğurlamışlar. Acaba arkalarından da su dökmüşler midir? Yazmadıkları için bilmiyoruz. Belki meraklısı araştırır da bize de bilgi verir diye söylüyorum hani.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve "Hayır" kampanyası

KESK, DİSK, TTB, TMMOB üyesi kadınlar, milletvekilliği düşürülen kodesteki HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ'a ve DBP Eş Başkanı Sabahat Tuncel'e ve diğer kadın vekillere 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajlarını içeren kartlar göndermişler.

Sanki memlekette kadın kalmamış gibi yalnızca bölücü terör örgütlerine sırtlarını yaslayan kadınlara kart göndermeleri ilginç olmuş doğrusu. İşin bir yanı bu.

Diğer yanı ise, HDP ve DBP'li kadınlar ile İstanbul 8 Mart Kadın Platformu Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenledikleri basın toplantısında kadınları referandumda "hayır" demeye davet etmişler. Etmeselerdi şaşırırdık zaten. Anlayacağınız bu tipler evrensel bir değer olan "Kadınlar Günü"nü kara propagandalarına alet etmişler.

Demek ki 8 Mart'ta "hayır" propagandasına alet edilecek bir "Kadınlar Günü" idrak edeceğiz.

Gerek CHP, HDP,FETÖ ve PKK gerekse Perinçek Grubu, "Kadınlar Günü"nde ve öncesinde yapacakları laf salatalarıyla hanım kardeşlerimizi etkilemeye çalışacaklar. Sonra da onlardan referandumda "hayır" oyu vermelerini isteyecekler.

Hanımefendilerin bu tuzağı görüp ona göre hareket etmeleri Türkiye'mizin geleceği açısından son derece önemlidir. Ayrıca Ak Parti İktidarı zamanında kadınlar için tanınan pozitif ayrımcılıkları ve imkânları da unutmamak gerekir. Doğum parası, evde çocuk bakan hanıma para ödenmesi, hanımlara dönük özel sağlık hizmetleri, gene hanımlara yönelik "İş Hukuku"ndan kaynaklanan özel haklar gibi saymakla bitiremeyeceğimiz sosyal politikalar Ak Parti İktidarı'nın eseridir...

Çakallar sanki alacaklar

Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi "Erdoğan ülkesini Avrupa'dan tamamen ayırmak istiyormuş gibi görünüyor." diye bir habere imza atmış. Sanki onlar bizi kendilerinden sayıyorlarmış da Erdoğan bizi onlardan ayırmaya çalışıyormuş. Yemezler...

AB önümüze bir "havuç" asmış yarım asırdır ısırmaya çalışıyoruz. Oysaki onunla bizi yalnızca oyalamaya çalışıyorlar. Bunu da "kriterlere uyarsanız sizi AB'ye alacağız" diye geveleyerek yapıyorlar. Ne hikmetse havucun tadına bile henüz bakamadık.

Açıkçası bu adamlar nüfusunun yüzde 98'i Müslüman olan ve kendilerine kafa tutan bir Türkiye'yi birliğe asla almazlar.

İşin tuhaf yanı bırakın bizi birliğe almayı böyle bir niyetlerinin dahi olmadığını herkes biliyor. Özetle karşılıklı bir tiyatro oynanıyor.

Denge politikası gereği şu aşamada AB ile köprüleri atmanın da bizim için bir yararı yok. Bir süre daha bu oyuna devam etmek zorundayız.

Adamlar hem suçlu hem de güçlü oldukları halde suçu üstümüze yıkmaktan da yüksünmüyorlar...

Birliğe girmek için binlerce reform yaptığımız halde neden hala sizden tık yok? Ne diye pabuç kadar dilinizle bahaneler üretip çıkmaz ayın son Çarşambası sizi birliğe alacağız diye önümüze kıtır atıp duruyorsunuz?

Maçanız sıkıyorsa verin şu vize serbestisini de kim kimi nereden ayırıyormuş görelim. Yoksa boşuna havanda su dövmeyin. Neyin ne olduğunu iyi biliyoruz evelallah.

SON DAKİKA