Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

03 Nisan 2017, Pazartesi

Gençler "Evet" mi diyor,"Hayır" mı?

Seçim ve referandumlarda artık 18 yaşından itibaren oy verilebiliyor. Gençler de istek ve görüşlerini beyan edebiliyorlar ülke yönetiminde artık. Bu referandumda da genç nüfus oy kullanacak. O halde genç seçmenin de analizini yapmanın vaktidir.

Gençler artık zamanın ve teknolojinin gelişmesi ile çok farklı alışkanlıklar ve değişik bir kültürle yetişiyorlar. Daha ilkokuldan itibaren sosyal medya ile tanışıyorlar. Dijital ve sanal dünyada söz sahibi oluyorlar. Forumlarda adeta yetişkinlerle sidik yarışına bile giriyorlar bazen. Reel dünyada yaptıkları her şeyi neredeyse sanal dünyada pirim yapmak için yapıyorlar.

Gezmeyi, yemeyi-içmeyi, macera yaşamayı, iyilik yapmayı, acil servise kaldırılmayı adeta başlarına gelen her şeyi sosyal medyada resimlendirip paylaşarak yorumlarla ve beğenilerle yaşıyorlar.

Sağlam bir aile terbiyesi almamış, kendini yetiştirme zahmetine hiç katlanmamış bir kısım genç nüfus ciddi bir hırçınlık ve isyan duygusunu içten içe taşıyor.

Bu isyanın muhatabı çok da önemli değil onlara göre. Halil Sezai modunda ortalıkta dolaşıp "issyyaaann" ediyorlar sadece.

Neye mi? Her şeye...

Ailelerine, toplumun normlarına, her türlü ahlaki kaideye, normal olan her şeye, geç kalan otobüse, halkın parası ile halka hizmet eden hükümete, eğitim sistemine, hukuk sistemine, devlete...

Neredeyse her şeye "issyyaaann" ediyorlar.

Asi, tembel, kitap okumayan, menfaatine düşkün, çıkarı için her türlü kaypaklığı yapabilen, "İstiklal Marşı" okunurken bile saygı gösteremeyen, "sövmeyi virgül yerine" kullanan, beceriksiz ve işi gücü flört peşinde dolaşmak olan çok ciddi bir sayıya sahip, aklı var ama fikri yok genç nüfus yetişiyor.

Zaten boş olan bu akılları da dolduran zehir kaynağı öğretmenler veya sosyal medya kalpazanları sayesinde referandum hakkında fikri sorulduğunda "bu kadar yetkiyi babama bile vermem biip..." diye dolaşan bir gençlik geliyor.

Gençlere idealist ve sağlam karakterli rol modeller sunma konusunda yetersiz kalan medya ve kültür yayınları nedeniyle de kendilerine medyada "asi ruhlu" bir takım kişiliksiz kişileri model alıyorlar.

Bu bazen bir sözlük yazarı, bazen zıbıdık bir YouTuber, bazen de banka reklamları ile geçimini sağlayan ama lafta sosyalist olan Deniz Gezmiş bozması stand up'çılar olabiliyor.

Bunun yanı sıra her kültürü hegemonyasına alan Amerikan kültürünün etkisi ile Hollywood filmleri ve yabancı dizilerle, onlardan çok da farklı olmayan Türk dizilerinde sunulan taytlı jönlerle-aptal ama güzel baş rol oyuncularıyla kendilerini kıyaslıyor, onlara hevesleniyor, onlar gibi olmaya çalışıyorlar; "asi ve havalı..."

Twitter'da borusu en çok öten azgın popüler azınlığın havalı ve isyankar tweetlerini okuyup havalı olmanın "sistemin her şeyine" isyan etmek olduğunu zannediyorlar.

Başkanlığın krallık olduğuna öyle inandırılmışlar ve öylesine "okumaktan" acizler ki Anayasa değişikliği maddelerinin 18'ini değil birini dahi okumadan "Madem 'havalı' olan 'hayır' demek o halde 'hayır' diyorum" diyorlar.

Neye itiraz ettiklerini bilmeden, "hayır" dediklerinde kimlerin hangi terör örgütü ve hainlerin yanında olacaklarına aldırmadan, ülkenin gelişip daha hızlı ilerlemesine engel olmak pahasına "hayır diyeceğim" diyorlar. Çünkü böylesi "daha havalı"...

Ey Genç!

Bak yavru kuş....

Sen daha 3-4 yaşındayken geldi bu hükümet iktidara. Zaten senin hayatının neredeyse tamamı bu hükümet iktidardayken geçti.

Sen hiç koalisyon görmedin. Koalisyonların ülkede çıkardıkları krizleri yaşamadın. Hiç su sırasında, ilaç sırasında, gecenin 5'inde pis hastane sırasında beklemedin. Okul kitaplarını almak için kırtasiye kırtasiye dolaşmadın.

Annan baban sana okul kitabı alamayacak durumda olduğu için ilkokuldayken okuldan alınıp tornacıya verilmedin.

Dahası metrobüsün, Marmaray'ın, Avrasya Tüneli'nin, metronun olmadığı dönemleri görmedin.

Çeşmelerden su yerine irin aktığı, önceki iktidar zamanında devletin hortumlanan bankalarının halka olan borcunu şimdiki hükümetin ödediği, deprem yardımları ile memur maaşlarının ödendiği dönemleri hatırlamazsın daha çok küçüktün o zaman.

Kadın sağlığı merkezleri yokken, engellilere haklar tanınmamışken, uçaklar ve özel hastaneler sadece ultra zenginlerin emrindeyken sen daha "tuvalet eğitimi" alıyordun.

Sorarım sana isyanın neye? Kime? Nedir bu nankörlük? Kötüyü görmediğin için mi şimdiki nimetleri, yenilikleri beğenmiyorsun?

"Halkın parası ile halka hizmet ediyormuş hükümet. Zaten yapması gereken bir şey için neden teşekkür edecekmiş hükümete" Ba ba ba ba ba ba!!!!!

Halkın parası ile halka hizmet etmedi şimdiye kadar kimse! Çaldı, çırptı öncekiler. Yine de hizmet getirmediler işte.

İzmir Belediyesi ortada. Ortalığı İzmir'de bot götürüyor pislikten. Yollar delik deşik...

"GAP'ı gaptırmam" diyen şapkalı siyasetçiler, bir tane proje üzerinden senelerce milleti uyutup pirim yapmaya kalktılar.

Bu hükümetin geldiğinden beri yaptığı dev projelerin neredeyse sayısı belli değil!

"İsyanmış" neye isyan ediyorsun?

Okuduğun okulun yeniden baştan aşağı "cillop" gibi yenilenmesine mi?

Ders cihazlarının lüks olmasına mı?

Her sınıfta kullanılan akıllı tahtalara mı?

Neredeyse her ilçede açılan üniversitelere mi?

Devasa "Şehir Hastaneleri"ne mi?

Seni gün aşırı arayıp sağlık ocağına çağıran "Aile Hekimliği Kurumu"na mı?

Daha şu yaşında neredeyse Anadolu'da bir tarla parasına alabildiğin ve pantolonunun göz cebinden ayırmadığın akıllı telefonuna mı?

Neye isyan ediyorsun?

Senin baban bir tane sigara alabilmek, annen bir paket margarini bulabilmek için üç gün kuyrukta bekliyordu nankör çocuk!

Sular 3 günde bir geliyordu da geldiğinde bidonlara doldurulan sulardan ertesi gün "böcekler" çıkıyordu!

İçinde bulunduğun ve her gün yaşadığın refaha mı isyan ediyorsun?

Gazeteler manşetten "Diktatör Tayyip" diye haber yaptıkları halde hala o gazeteler yayın hayatlarına devam edebiliyorsa, artist geçinen anarşistler çıkıp bas bas "Kahrolsun Erdoğan" diyebiliyorsa , "çıktı yine tipini biip.." deyip de mahkemeye çıktığında onu kastetmemiştim diyen adam salıveriliyorsa o memlekette otokrasi olduğu söylenebilir mi?

Ya da girdiği "hayır çadırında" karşıt görüşlü tiplerin eleştirilerini dinleyebilen birine "kral, diktatör, faşist" demeye utanmıyor musun?

Ey Genç!

Aklını başına al. Muhtaç olduğun kudreti "asi ve havalı" olmakla elde edemezsin!

Hele hele klavye silahşorluğuyla memleketi hiç kurtaramazsın!

Biraz basiretli ol. Biraz hakkaniyetli ol. Yapılanı gör. Sen Nişantaşı'ndaki amcaların gibi, Bağdat Caddesi'ndeki kokoş teyzelerin gibi nankör olma.

Hadi sen bu ülkenin nasıl bir bo*tan çıktığını, kurtarıldığını görmedin.

O günleri görüp o sıkıntıları yaşayıp da bu günlerdeki güzellikleri fark edemeyen nankörlere ve hainlere sen uyma!

Halkı aşağılayan, ezik ve cahil gören, Beyaz Türk kafalı , mağrur burjuvaya aldanma sen.

Gerçekten havalı olmak istiyorsan, gerçekten "cool" olmak istiyorsan hak ve hakikati savunmalısın. Hakkın yanında batılın karşısında olmalısın.

İster ateist ol, ister dini görüşün gevşek olsun, ister dindar kesimden ol fark etmez.

Vatan sevgisine göre hareket edip vatan ve millet yararına olan kararı vermelisin. Vatanın hayrına olan bir kararı vermek seni "Tayyipçi" yapmaz.

Bütün Avrupa ülkelerinin "hayırı" bu kadar desteklediği bir ortamda, bürokrasinin yavaşlığını, koalisyonu, darbeyi, ekonomik krizleri, vesayeti, bakanların elinin bağlı oluşunu destekleyen, terör örgütlerinin temizlenmesini zorlaştıran şimdiki sistemin devam etmesini dış mihraklar bu kadar isterken sen de bunu istersen "kimlerden" olursun? Bunu bir düşün!

Allah size bu gençliği, sağlığı, enerjiyi, şevki, aklı, gayreti; cafelerde sabah akşam keyif yapıp manzarayı, yiyip içtiğinizi resimleyin de sosyal medyada takipçi arttırın diye vermedi.

Gözleriniz kuruyuncaya kadar saatlerce bilgisayar oyunu oynayın diye de vermedi.

Şer odaklarının ekmeğine yağ sürün, ülkenizin aleyhine hırçınlık ve asilik yapın, anne babanıza küfredin diye de vermedi!

Kız peşinde koşun, aşk-meşk derdine hayat geçirin diye de vermedi.

Meziyetlerinizi internette "insan ırkının çiftleşme belgesellerini" izlemekte kullanın diye de vermedi.

Yine olsa olsa umudum; "evet" demenin "Tayyipçi olmak" demek olmadığının idrakinde olan bazı her görüşten zeki gençlerde, ülkücülüğün özünü anlamış hamiyetli gençlerde, heves ve şehvetinden çok akıl ve maneviyatına önem veren, kendini kitap okuyarak, istikametli sohbetler dinleyerek yetiştiren ehli sünnet gençlerde ve bir çok projeyle her geçen gün daha fazla atağa kalkan okullarda okuyan İmam Hatipli gençlerde. Ve gene sevindirici olan şeyse bu gençlerin sayısının diğerlerinden fazla olması.

Basiret öyle kolay bulunan bir şey değil azizim. Gençlerimiz de eğer bütün bütün aklını kaybetmemişse ülkenin selameti ve bütünlüğünün korunması için, "Haçlı Ordusu"nun gizli ittifakına karşı bu referandumda "evet" diyecektir.

Gerçek vatan sevgisinin, gerçek milliyetçiliğin, gerçek bayrak sevgisinin ne olduğunu gösterecektir.

SON DAKİKA