Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

23 Haziran 2014, Pazartesi

IŞİD ile ilgili bu iddialar kafa karıştırıyor

Irak'ta mezhepsel bölünmenin fitilinin ateşlendiği gün 22 Şubat 2006'dır. 12 imamdan 10 ve 11'incilerinin türbelerinin bulunduğu Samarra kentindeki Es Askeri Cami, o gün, bombalı saldırıya hedef oldu. 944 yılında inşa edilen caminin altın kubbesi havaya uçuruldu. Saldırıyı gerçekleştiren El Kaide'ydi.

El Kaide Sünni oluşum iddiasıyla Şiilerin Irak topraklarındaki en önemli dini merkezlerinden birini hedef aldı. Şii-Sünni mezhep kavgası bu saldırıyla çatışmaya dönüştü. Ardından karşılıklı cami saldırıları başladı hatta 2006'da kubbesi yıkılan El Askeri Cami, 2007'de bir kez daha hedef alındı, iki minaresi yıkıldı.

2006'dan itibaren Irak'ta patlak veren mezhep çatışmaları Lübnan'a da sıçradı. Ara ara durulsa da yanan ateş hiç sönmedi.

O dönemde Irak'ta Şii önder Mukteda Sadr, Lübnan'da Hizbullah'ın ruhani lideri Fadlallah yine Lübnan'ın önemli Sünni alimlerinden Fethi Yeken gibi isimler mezhep çatışmalarının önüne geçmek adına önemli işler yaptılar. 2007'de Beyrut'ta Şiiler, Fethi Yeken'in arkasında Cuma namazı kılarken aynı şekilde Sünniler de Şii camilerinde saf tuttular.

Neticede gelinen noktada Suriye, Lübnan ve Irak'ta bugün mezhep odaklı çatışmalar doruğa çıkmış oldu.

Konuyu dağıtmadan Irak El Kaide yapılanmasındaki iddialara değinmekte fayda var. Bugün Irak'ta mezhepsel anlamda siyasi kriz 2011 Aralık ayında başladı. Şii Başbakan Nuri Maliki, o tarihte Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi'yi terörizmle suçladı, Haşimi'nin hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.

Haşimi'nin Irak siyasetinden tasfiyesi Irak'ta Şiiler-Sünniler ve Kürtler arasındaki üçlü iktidar paylaşımının sonu demekti. Haşimi'nin ardından Sünniler üst düzey bürokrasiden dışlanmaya başladı.

Tarık el Haşimi'nin konuyla ilgili çok çarpıcı iddiaları var. Irak'taki IŞİD yapılanmasıyla Başbakan Maliki arasında bir bağ olduğunu düşünüyor. Hatta 2006'daki Samarra'da El Kaide'nin düzenlediği Şii türbesine yönelik saldırıyla beraber işin içinde İran'ın da bulunduğu iddiasını ortaya atıyor.

Haşimi 2007 yılında İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani ile yaptığı görüşmeleri anlatıyor. Süleymani'ye her defasında İran-El Kaide işbirliğini sorduğunu, İranlı yetkilinin bunu reddettiğini ancak günün birinde söz konusu irtibatı Süleymani'nin kendi ağzıyla itiraf ettiğini savunuyor.

Özetle iddiaya göre İran, Irak'taki mezhepsel çatışmanın önünü açacak hamle olarak El Kaide'yi dışardan destekledi. Bunu Irak içerisinde Başbakan Maliki organize etti.

Irak'ın eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı'nın iddiası bununla sınırlı değil. 2006'da başlayan El Kaide kaosu bugün Irak'ta IŞİD ile devam ediyor. Haşimi, Maliki'nin bundan birkaç ay önce Bağdat'taki bir cezaevinden IŞİD komutanlarını salıverdiğini söylüyor, cezaevinden lüks otomobillerle alınan IŞİD liderlerinin Felluce'ye götürüldüğünü savunuyor.

Irak'ta bugün yaşanan kaos ortamında birinci hedefin Sünniler olduğunu düşünen Haşimi, Sünni tasfiyesinin bizzat Şii iktidar tarafından Sünni bir oluşum iddiasındaki IŞİD'a yaptırıldığını vurguluyor.

Suriye'de olduğu gibi Irak'ta da IŞİD'ın Sünnileri hedef aldığını Irak Ordusunun IŞİD'a değil Sünni halka saldırdığını söylüyor, IŞİD gerekçesiyle yapılan bombardımanlarda hep Sünnilerin katledildiğini de bu iddiasına örnek gösteriyor.

SON DAKİKA