Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

02 Şubat 2015, Pazartesi

DEAŞ Kerkük'e saldırmadan 1 gün önce petrol krizi çıktı

Kobani'den sonra Kerkük. DEAŞ terör örgütünün Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki yapılanmasında dikkat çeken bir detay var.

Terör örgütü geçen yıldan bu yana hem Suriye'de hem de Irak'ta hep petrol ve su kaynaklarının olduğu bölgelerde faal oldular.

Kobani kuşatmasının hemen sonrasında Türkmen kenti Kerkük hedef alındı. Zaten Irak'ta daha önce de Musul'a girmiş ve bir gecede bölgeyi ele geçirmişlerdi.

DEAŞ'ın Kerkük'e saldırmasının altında da petrol hedefinin olduğu belli. Bu zaten bilinen bir gerçek. Ama Kerkük'teki çatışmaların başlamasından sadece 24 saat önce yaşanan bir gelişme var ki, gerçekten çok dikkat çekici.

Bilindiği gibi Kuzey Irak ile merkezi Bağdat hükümeti arasında 2013'ten itibaren yaşanan petrol krizi geçtiğimiz aylarda yeni bir anlaşmayla kısmen sonlandırılmıştı.

Türkiye'nin Erbil ile yaptığı ve Bağdat'ın da müdahil olduğu enerji anlaşması, eski Başbakan Nuri Maliki döneminde sekteye uğratıldı.

Maliki sonrası Başbakanlığa gelen Haydar el Abadi ile bu sorunların çözülmeye başladığını gördük. Abadi hem Türkiye hem de Erbil ile ilişkilerinde önemli mesafe kat etti.

Bağdat bir seneden fazla süredir petrol satışından Erbil'e ödenmesi gereken parayı ödemiyordu. Bu kriz 2014 Aralık ayının başından itibaren aşıldı, paralar ödenmeye başladı.

Ancak kriz 2 ay sonra yeniden patlak verdi. 29 Ocak'ta, Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin Erbil-Bağdat arasında yeni bir krizin doğduğuna dair açıklaması geldi.

Bağdat, Erbil'in bir senedir ödenmeyen petrol parasını ödemeye başlamıştı fakat onun yanında Kerkük petrolleri ile ilgili de tasarruflar söz konusuydu. Erbil yönetimine Kerkük'ten de 300 bin varil petrol çıkarma şartı getirilmişti.

Erbil, bu şartı yerine getiremedi. Ve yeni kriz baş gösterdi. Zira Kerkük sorunlu bir bölge. Petrol bakımından çok zengin. Fakat özellikle 2007'den itibaren Bağdat ile Erbil arasında Kerkük kaynaklı bir statü krizi var ve bu kriz Irak Anayasasının Kerkük konusundaki belirleyici maddelerine rağmen çözülemiyor.

DEAŞ, geçtiğimiz yıl Haziran ayında Musul kuşatmasının devamında Kerkük'e de yönelmişti. O dönemde Irak Ordusu Kerkük'ten çekilerek, bölge Peşmerge'ye bırakılmıştı.

Irak Ordusunun Haziran'da Kerkük'ten çekilmesi ve bölgeyi Peşmerge'ye bırakması Kerkük'ün statüsünün Kuzey Irak yönetime geçtiği anlamına gelmiyor.

DEAŞ'ın o dönem dondurarak rafa koyduğu Kerkük kuşatması, 29 Ocak'ta Barzani'nin Erbil-Bağdat arasındaki Kerkük kaynaklı petrol krizi açıklamasından bir gün sonra yeniden patlak verdi.

Peşmerge, Kobani zaferini kutlarken, 30 Ocak'ta DEAŞ, Kerkük'e saldırdı. Çatışmalar ilk iki gün şiddetli şekilde devam ettikten sonra bir nebze durdu ancak bu arada Peşmerge ağır kayıplar verdi.

DEAŞ'ın Kerkük ısrarının devam etmesi ve Türkmen kenti Kerkük'ün bundan sonraki süreçte yeni çatışmalara sahne olması bekleniyor.

Şu açık ki DEAŞ, kimlerin taşeronluğunu üstleniyorsa Kobani vazifesinin ardından Kerkük'e yönlendirildi. Kerkük'ün Türkiye'yi de yakından ilgilendiren hem Türkmen hem de petrol kaynaklı özelliklerinin olduğunu unutmamak gerek.

SON DAKİKA