Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

16 Şubat 2015, Pazartesi

Beyaz Saray'da cuma cemaati

Beyaz Saray bugüne kadar bir çok eyleme tanıklık etti ama belki de en anlamlısı geçtiğimiz Cuma günü yaşandı. Müslümanlar saf tutup Beyaz Saray'ın önündeki caddede Cuma namazı kıldı.
Amerika'da 3 müslüman katledildi. Katliam, "otopark kavgası cinayeti" olarak geçiştirilmeye çalışıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekeni yaptı, Obama'ya seslendi. O da olmadı Müslümanlar toplanıp Obama'nın Beyaz Saray'ının önündeki caddede Cuma Namazı kıldı.
Erdoğan'ın uyarısı ardından oval ofisin birkaç yüz metre önünde kılınan Cuma namazı, Obama'nın kaçacak yeri kalmadı, cılız da olsa bir tepki verdi.
Obama'yı bu tepkisizliğe iten bir çok neden var. Çünkü majör medya daha ilk andan itibaren 3 Müslümanın katliamını münferit bir olay sınıfına koydu. Uluslararası haber ajansları da onların izinden gitti.
Çarli Hebdo'daki medya algısının yüzde 1'ini bile izleyemedik televizyonlarda. Ne olay yeri ne kurbanların cenazeleri ne de protestoları.
Medya ilk anda algıyı oluşturdu, "bu bir otopark cinayeti" dedi. Müslümanların "nefret suçu" tepkisine nefret suçu kapsamına alınan cinayetlerden örnekler veren CNN, "bunun öyle olmadığını" anlattı.
Aynı yoldan giden medya bizde de vardı. Hem de Amerika'dan "anavatan" diye bahsedenlerin gazetesi. Onlar da Müslümanlara yönelik katliam haberine, üçüncü sayfa cinayet haberi muamelesi gösterdiler.
Oysa Amerika'da Türkiye'yi şikayet bürosu kuran onlar. Gazete ve televizyonlarında Amerika üzerinden Türkiye'yi dizayn etme çabasındakiler onlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Kongre üyelerinin mektuplarıyla ABD Yönetimine şikayet ettirenler onlar.
Amerika'daki konferanslarda yalan yanlış verilerle imam-hatipleri anlatan, Türkiye'de eğitim sorunu varmış gibi göstermeye çabalayanlar onlar.
Çarli Hebdo'yu manşet yaparken, 3 Müslüman gencin katliamını "3 kişi evinde vurularak öldürüldü" diye verenler de onlar.
Dahası direk Amerika'nın içerisindeler. Bir çok kurumda, okulda, sözleri geçiyor. Kongre üyelerine mektup yazdıracak kadar hatırları var.
"Din" dediğin zaman "biz oradayız" diyorlar. Dinler arası diyalog konularında uzmanlar.
Peki neden Beyaz Saray'daki Cuma Namazında, ülkenin dört bir yanında yapılan gösterilerde yoklar ya da olsalar bile kısıtlı ve az sayıdalar.
Elbette insani olarak Müslüman olarak üzülmüşlerdir, kınamışlardır, vs. Ama anavatanları olan bir ülkede Müslümanlara yönelik bir katliama karşı daha yüksek, daha keskin, daha somut sesler çıkaramazlar mıydı?
O ülkede onca yapılanma onca insan gücü onca faaliyetleri varken, o ülkede onca kuruma, kuruluşa hatta kongreye nüfus etme güçleri varken, bu gücü Müslümanlara karşı bir katliamda kullanmamanın bir izahı var mıdır?
Bu sorunun yanıtı, "Amerikan yönetiminin tasvip etmediği konulara pek girmemek lazım" olabilir mi acaba?
Yoksa Amerika'daki bütün mesailerini Erdoğan'la uğraşmak alıyor da başka işlere vakit mi bulamıyorlar?
Mavi Marmara katliamında nerede durdularsa Chapel Hill'deki 3 Müslüman katliamında da aynı yerde mi duruyorlar hala?
İsrail katliamlarında, Mısır'daki darbe ve sonrasındaki katliamlarda nasıl sınıfta kaldılarsa, bu sınavda da yine sınıfta mı kaldılar dersiniz?

SON DAKİKA