Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

15 Nisan 2015, Çarşamba

24 Nisan algısının perde arkası

Papa'nın Ermeni çıkışı pek de sürpriz olmadı, 24 Nisan öncesi bu tarz bir eylem bekleniyordu çünkü benzer provokasyonu geçen yıl Suriye'deki Ermeniler üzerinden yapmışlardı.

Dertleri Ermeniler, Ermenistan falan değil, direk Türkiye.
Geçen yıl bu tarihlerde Suriye'nin Keseb kasabasını konuşuyorduk. Yayladağı'nın karşısında Lazkiye'ye bağlı küçük bir Ermeni kasabası.
23 Mart'ta Keseb'de uçan Suriye rejimine bağlı MİG tipi savaş uçağı, sınırımıza girmiş biz de uçağı düşürmüştük. Sonrasında ise Keseb'ten ne olduğu belli olmayan, şaibeli haberler gelmeye başladı.

Uluslararası haber ajansları, Nisan ayının ilk haftası "Keseb'te katliam" haberleri servis etti. Net bilgiler yoktu, kimine göre Türkiye'nin desteklediği muhalifler kimine göre DAİŞ, Keseb'i basmış, orada yaşayan Ermenileri katletmişti.

24 Nisan öncesi Türkiye, teröre destekle suçlanıyor, üstelik söz konusu eylem Suriye'deki Ermeni köyünü içeriyordu.
24 Nisan gerginliği bittikten sonra gerçekler ortaya çıktı. Anlaşıldı ki Keseb'te katliam falan yoktu, ölen hatta yaralanan bile olmamıştı.
Üstelik Keseb'te yaşayan Ermenilere olası saldırı karşısında yine Türkiye sahip çıkmıştı, bir çoğu sınırın karşı tarafına geçip, ağırlanmış, Türkiye'ye teşekkür röportajları vermişti.

Sonrasında Papa'nın Türkiye ziyaretinde de Suriye ve Irak'taki Hristiyanlar gündeme geldi. Papa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bölgedeki Hristiyanlara verilen önemden dolayı teşekkürlerini iletti.

Bugün benzer provokasyonla karşı karşıyayız, Papa çıkıp, "soykırım" diyor, ortam bir anda bulanıyor.
Papa sözlerinde ısrarlı, Batı medyası ise vazifesini yapıyor. Dünkü İngiliz gazetelerinin verdiği mesajlar manidardı.

Guardian ve Times, "Erdoğan çok öfkeli" diye haber yaptı. Öfke vurgusunun arkasına öyle cümleler koydular ki okuyunca "pes" dedim.
Haber aynen şöyle "Papa şimdi Türkiye'nin Suriye'deki Hristiyanlara desteğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya" diyor o gazeteler.
İnanılır gibi değil, Papa "soykırım" diyecek, Erdoğan da buna kızıp, Suriye ya da Irak'taki Hristiyanlardan elini eteğini çekecek.

Yahu Suriye'deki Ermenilere de, Kobani'deki Kürtlere de, Irak'taki Yezidilere de Türkiye'nin kapılarını açan Erdoğan değil mi, yardım elini uzatan tek lider o değil mi, Suriyeli muhaliflere nasıl sahip çıkıldıysa aynen onlara da çıkılmadı mı?

Bunun böyle olduğunu onlar da biliyor ama mesele başka, mesele Türkiye'yi Suriye ve Irak'taki terör faaliyetleriyle bağlantılı gösterme çabası, 2013'te 17 Aralık süreciyle başlattıkları bu iftira kampanyasına hala devam ediyorlar.

Ve bugün 24 Nisan sürecinde Suriye ve Irak'taki Hristiyanları özellikle de Ermenileri, Türkiye'yi dizayn projesinde bir meze gibi kullanıyorlar.

SON DAKİKA