Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

18 Mayıs 2015, Pazartesi

Her yer koalisyon her yer ekonomik kriz

HDP meclise girsin, Ak Parti 276'ın altında kalsın, koalisyon kurulsun. Nasıl olursa olsun ama böyle olsun. Tüm plan bu.
7 Haziran'a kadar plan böyle ama bu planın 8 Haziran'ı yok gibi. Yani sonrası ne olacak? Eğer Ak Parti tek başına iktidar olacak milletvekilini çıkaramazsa meclis nasıl şekillenecek, nasıl bir koalisyon kurulacak, koalisyon kurulabilecek mi, ya kurulamazsa seçim tekrarlanacak mı?
Ak Parti'yi hedef alan bir seçim sürecinin içindeyiz. Muhalefetin ortak dili, vaatleri, muhalif medyanın kullandığı yöntemlerin hepsi aynı hedefe hizmet ediyor.
Seçim kampanyasında ekonomi vurgusu ön planda ama bir proje yok sadece "asgari ücrete zam". İyi de bu asgari ücrete zam mı hükümetler yapmıyor ki, asgari ücret belirleme komisyonu var o da devlete bağlı değil.
Yani direk patronları ilgilendiren bir mesele, onun üzerinden akılları sıra Ak Parti iktidarını vurmayı hedefliyorlar, "siz asgari ücrete zam yapmıyorsunuz ama biz yaparız" diyorlar.
Tamam, kampanyanızın ilk sırasında ekonomi var. Ama seçim politikanız ekonomik gelişimle ters orantılı çünkü maaşa zam dedikten sonra koalisyon vaat ediyorsunuz. Oysa koalisyonla ekonomi aynı yolda yürümez, biri varsa diğeri geri gider.
Bakınız Yunanistan'a, bakınız İtalya'ya. Bunlar yıllarca koalisyonlardan çekti, siyasi istikrarsızlık nedeniyle ekonomiler de istikrarsızlaştı.
Yunanistan'da 2012 Mayıs'ında yapılan genel seçimin ardından koalisyon bile kurulamadı, Haziran'da seçim tekrarlandı.
Sonra pamuk ipliğine bağlı Yunan ekonomisi iflas etti, 2015'te son umut olarak Çipras'ı seçtiler, tek başına olmasa da küçük bir ortakla iktidar yaptılar. Ama artık çok geç, iş işten geçti çünkü.
İtalyanlar da son 20 yıldır koalisyon batağının içerisindeler, ekonomik kriz ise sürekli artıyor, ortak akıl ekonomik istikrar için önce siyasi istikrarda karar kıldı, onlar da bu akla uyup, hatadan dönüyorlar, seçim yasasını değiştirip, koalisyona tövbe ediyorlar. Çünkü sonlarının Yunanistan gibi olmasından endişeliler.
İngilizler de koalisyon karşıtı. Ekonomik veriler ortada, Avrupa 2008'ten beri içinde bulunduğu krizden bir türlü çıkamadı, en güçlüleri İngiltere ama onlar da temkinli çünkü Londra sokakları bir haftadır kemer sıkma politikalarını protesto edenlerle dolu.
Seçim sonuçları David Cameron'u tek başına iktidar yaptı aslında sandıktan çıkan oy hesabına göre tek başına iktidar olacak oranı bulamadılar ama dar bölge seçim sisteminin avantajıyla, yüzde 37 oy alan Muhafazakarlar tek başına iktidar koltuğuna oturdular çünkü milli menfaat bunu gerektiriyor.
Kaldı ki bu ülkeler koalisyon kurduklarında da birbirlerine yakın partilerle bunu yapıyorlar, sırf iktidar olabilme adına düne kadar küfrettikleri isimlerle el sıkışmıyorlar.
7 Haziran'a az bir zaman kaldı, ortada 3 muhalefet partisi ile 1 iktidar partisi var, durum 3'e 1, bir de buna paralel örgütü eklersek, 4'e 1 ediyor.
Ekonomik kriz korkusu pompalayıp, ekonomiyi batırma politikası güdenler, 7 Haziran'da amaçlarına ulaşacaklar mı yoksa Türk halkı aklı selim davranarak, dünya gerçeklerine göre mi hareket edecek?
Dünya gerçekleri diyorum çünkü Avrupa ülkelerinin hali ortada, İspanya'da işsizlik yüzde 26'ya yükseldi, memur maaşları donduruluyor, Yunanistan iflas etti, Portekiz iflasın eşiğinde, İtalya'da durum vahim, İngilizler bile temkinli.
Bizim içinde bulunduğumuz coğrafya ise daha beter, etrafımıza bir bakın. Yunanistan, Ukrayna, Rusya, Irak, Suriye biraz daha ilerisinde Libya, Mısır hatta İsrail. Bunların hepsinde ya ekonomik kriz ya da ekonomik krizle birlikte çatışma ortamı var.
İşte bu ateş çemberinin ortasında dimdik ayakta duran, ekonomik gelişimine gıptayla bakılan bir Türkiye bulunuyor.

SON DAKİKA