Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

14 Mart 2016, Pazartesi

GERİ KABUL NEDİR NE DEĞİLDİR?

On binlerce Suriyeli, Avrupa'da mahsur kalmış durumda. Türkiye ile AB ise mülteci krizi için masada müzakere halinde. Peki anlaşma sağlanırsa Avrupa'daki mülteciler ne olacak, Türkiye'ye geri mi gönderilecek?

Anlaşmada 3 madde var. Birincisi maddi yardım, bunun miktarı 3 milyar Euro'ydu, son zirvede iki katına çıkarıldı.

İkinci madde üyelik sürecinde Türkiye'ye yeni fasılların açılması, üçüncü ve en kritik madde ise vize muafiyeti karşılığında geri kabul anlaşması.

Herkes işte bu üçüncü maddeye takılmış durumda. Ortaya da şöyle bir algı sunuyorlar, "Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanacak ama karşılığında Avrupa, mültecileri paket edip, bize geri gönderecek".

Üçüncü maddeyi biraz açalım. Türkiye 2013'ten bu yana Şengen bölgesinde vizesiz seyahat için AB ile müzakere halindeydi, vize serbestliği karşılığında ise geri kabul anlaşması diye bir durum ortaya çıktı.

Türkiye, Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz girip-çıkabilmesi için geri kabul anlaşmasını kabul etti.

Bugün AB ile mülteci krizinin çözümüne yönelik yapılan anlaşmalarda önümüze hep bu geri kabul meselesi çıkarılıyor. Ve Avrupa'nın sınırları kapatması sonucu ortada kalan milyona yakın Suriyelinin, geri kabul anlaşması gereği Türkiye'ye iade edileceği iddia ediliyor.

Şunu izahta fayda var. Bugün bu tarz yayınları yapan medya organları büyük bir hataya düşüyor. Avrupa'nın almadığı Suriyelileri Türkiye'ye kakalayacaklarmış gibi bir itibarsızlaştırma çabaları var.

Oysa gerçek bambaşka. Evet Türkiye, vize muafiyeti karşılığında geri kabul anlaşmasına "evet" dedi. Bunda bir sıkıntı yok. Ancak onların sandığı gibi bu anlaşma gereğinde Avrupalı, kendi sınırlarını zorlayan milyona yakın Suriyeliyi, bize iade edemiyor.

Çünkü geri kabul anlaşması yeni bir durum değil, 2013'ten bu yana var. Ve Suriyelileri hatta Iraklıları kapsamıyor. Afganistan, Tunus, Cezayir, Pakistan gibi ülkelerden gelip, Türkiye üzerinden kaçak yollarla Avrupa'ya ulaşmaya çalışan ve yakalanan göçmenleri içeriyor.

Ortada böyle bir durum olduğu taktirde o kaçaklar, Türkiye'ye iade ediliyor. Türkiye ise bir kaçak göçmen pazarına dönüşmüyor çünkü Türkiye de Avrupa'dan iade aldığı o kaçakları geldikleri ülkelere gönderiyor.

Zira tartışma kaynağı olan bu geri kabul anlaşmasının iki ucu var. Biri Türkiye ile AB arasında diğeri ise Türkiye ile 14 ülke arasında.

Ve asıl önemlisi Suriyelilerle Iraklılar geri kabul anlaşmasının kapsamında değiller. Kaldı ki bugün geri kabul anlaşması için adları geçen mültecilerin yüzde 80'i Suriyeli, yüzde 10'u ise Iraklı, son kalan yüzde 10'luk dilimde ise 14 ülkenin vatandaşları bulunuyor.

İşte bu nedenle Türkiye, geri kabul gereği sadece yüzde 10'luk dilimde bulunan o 14 ülke vatandaşlarını geri alabilir, onları da kendi ülkeleriyle yapılan anlaşma gereği geldikleri yere gönderebilir.

Buradan çıkan sonuç da kimse Türkiye'yi, AB ile varılan bu kritik virajda itibarsızlaştırma çabasına girmesin. Avrupa, bugün sınırları içerisinde hapsedilen Suriyelileri bir şekilde barındırmak zorunda, gönderdiği her mülteci için ise Türkiye buradan başka bir Suriyeliyi oraya yollayacak. Yapılan anlaşma böyle, beğenseniz de beğenmeseniz de durum bu.

Kaldı ki bu anlaşmanın karşı tarafında AB üyesi tam 28 ülke var. Ve bir haftadır tartışmalar, kıyametler kopuyor, prensip anlaşması sağladıkları için kendi ülkelerinin parlamentolarında topa tutulan liderler var, "siz nasıl Türkiye'ye bu kadar ödün verirsiniz" diye.

Durum böyleyken, Türkiye bir diplomatik başarıya imza atmıştır, bunu da kimsenin gölgelemeye hakkı yoktur.

SON DAKİKA