Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

28 Mart 2016, Pazartesi

BRÜKSEL'DEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

DAEŞ'in Brüksel'deki terör saldırıları, Batı'nın teröre ve terör örgütlerine bakışını daha net ortaya çıkardı.

Nelerdi onlar?
Mesela Batı'ya göre DAEŞ terör örgütü ama PKK değil.
Her ne kadar listelerinde yer alsa da PKK'ya asla bir terör örgütü gözüyle bakmıyor Batı.

PKK'yı neden destekliyorlar?
Aralarında örtülü bir anlaşma olduğu belli, Amerika ve özellikle de Avrupa ülkelerinin çoğunun PKK politikası "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" şeklinde.
Çünkü PKK kullanışlı bir örgüt, Türkiye'ye karşı yıllardır Avrupa'nın işine gelecek yönde kullanılıyor.
Bir de bugün Suriye merkezli vekalet savaşında Batı için PKK'nın Suriye uzantısı olan PYD'den daha garantili bir vekil yok.
Amerika bunu açık dille söylüyor, o yüzden de PYD'nin PKK uzantısı bir terör örgütü olduğu gerçeğini ısrarla inkar ediyor.

DAEŞ Brüksel'de 3 intihar saldırısı gerçekleştirirken, Brüksel'in merkezinde, Türkiye'de terör saldırıları düzenleyen PKK'nın çadırı vardı.

DAEŞ saldırıları sonrası dünya Brüksel için dayanışma içine girdi. Elbette doğru olanı bu.
Ama Türkiye'deki PKK'nın terör saldırılarına karşı o dayanışma hassasiyeti kesinlikle gösterilmedi.

Brüksel dayanışması çerçevesinde Brüksel şehrinin çeşitli yerlerinde anma törenleri yapıldı, çiçekler bırakıldı, mumlar yakıldı, notlar yazıldı. Gayet normal bir davranış.
Ama o törenlere katılanlar arasında PKK'lılar da vardı. Yani bir terör örgütü bir başka terör örgütünün saldırısını kınadı, işte burası ilginç.
Anladık ki PKK ile Brüksel arasında bir de teröre karşı dayanışma varmış.

Mesele Türkiye tarafından nasıl görünüyor, bir de ona bakalım.
PKK, Türkiye'de; DAEŞ ise hem Türkiye'de hem de Avrupa'da saldırılar gerçekleştiriyor.
Mevzu bahis Paris ve Brüksel olunca gösterilen tepkiler farklı, Ankara olunca ise bambaşka oluyor.

Nasıl mı?
Mesela Avrupalı, terör saldırısı karşısında devletinin ve hükümetinin yanında dimdik duruyor.
Kaldı ki ortada bir sürü fiyasko olmasına rağmen.

Belçika'nın İçişleri Bakanı Jan Jambon, "bu saldırı sürpriz değildi, bekliyorduk" diyor. Ama kimse ona "yahu biliyordunuz da eliniz armut mu topladı" demiyor.

Brüksel'de kendini patlatan teröristi, Türkiye Temmuz 2015'te Belçika'ya paketleyip, göndermiş, paketin üzerine de "dikkat bu bir teröristtir" yazmış. Ama adamlar serbest bırakmış.

Aynı kişi ve kardeşi için aynı uyarıyı Amerikalılar da yapmış ama Belçikalılar yine önlem almamış.
Tıpkı Çarli Hebdo ve 13 Kasım Paris saldırılarında olduğu gibi Brüksel de güvenlik zafiyetinin haddi hesabı yok ama hesap soran da yok.

Kimse gelip "ama onların İçişleri Bakanı istifasını verdi" falan demesin, verdi de ne oldu, kabul edilmedi, Jambon'la birlikte Adalet Bakanının yaptığı istifa resti, yanlarına kar kaldı.

Ankara'da terör saldırısı olduğunda Sağlık Bakanlığı olay yerine anında onlarca ambülans gönderildiğini açıkladı. Bizimkiler, bununla alay etmeye kalktı.
Halbuki Brüksel havalimanındaki saldırıdan 15 dakika sonra bile ortada ne ambülans, ne sağlık ekibi ne de sedye olmadığı görüldü, ama orada kimse Belçika Sağlık Bakanına hakaret etmedi.

Ortaya çıkan manzara bize neyi gösteriyor?
Batı dünyasıyla terör örgütü PKK arasında bir ittifak var ve bunu Türkiye'ye karşı kullanıyorlar.

Bizdeki hainlerin de bakış açısı onlardan farklı değil.
Hepsi anında "Çarli" olup, her yeri "Brüksel" ilan edebiliyorlar.
Kendi memleketlerindeki terör örgütleri ve terör saldırılarına da tıpkı Batılıların baktığı gibi bakıyorlar.

SON DAKİKA