Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

13 Şubat 2017, Pazartesi

Güçlü bir irade

Fırat Kalkanı Harekatı Türkiye için zaruridir, vazgeçilmezdir.
Ağustos'tan itibaren Azez-Cerablus hattı terörden temizlendi.
Halep'te ateşkes ilan edildi, Suriye genelinde ateşkes ilan edildi.
Sonra Astana görüşmelerinde siyasi müzakereler başlatıldı.
Suriye'de silahlar yüzde yüz susmadı ama rejim saldırıları asgariye indi.
Suriye savaşı 6. yılında sivil katliamların meydana geldiği hunharca saldırılardan ziyade terörle mücadele operasyonlarına dönüştü.

Tüm bu adımlar Türkiye'nin inisiyatifinde atıldı. Obama'nın bulaştırılmadığı, Obama'nın ABD'sine rağmen Türkiye'nin tamamen özgür Suriye politikası yürütmesiyle bu noktaya gelindi.

Hala da devam ediyor. El Bab operasyonu var, belli bir noktaya gelindi, terör kantonlarının birbirine bağlanması tamamen ortadan kaldırılacak, hedeflenen bu.
Bu sayede Türkiye'nin sınırları terör tehdidinden arındırılacak.

Bunları yapmasaydık, bizim sınırımızı başkaları dizayn edecekti, bu tehlikeye karşı ayağa kalktık ve mücadele başlattık.

Suriye'de iç savaş tam 6 yıl önce başladı. "Ne işimiz var Suriye'de" diye sorulacağına "neden bu kadar geç kaldık" diye sorulmalı.
Çünkü ilk soru art niyetli bir düşüncenin ürünü ve mantıklı bir cevabı yok, ikincisinin ise var.

Aslında Suriye meselesine kendi özgür irademizle müdahil olmakta bu kadar geç kalmayacaktık. Daha öncesinde bu süreç başlatılacaktı.
Ancak 7 Haziran 2015'te sandıktan tek başına iktidar çıkmadı.
Bu ilk rötardı.

1 Kasım'a gidilmese koalisyon yapılsaydı Suriye adımları belki hiç gelmeyecekti.
Neticesinde 1 Kasım 2015 seçimi yapıldı.
Tek başına iktidar geldi hemen sonrasında Suriye hamlesinin yapılabilirdi.
Ancak bu kez 24 Kasım 2015'te darbeci teröristler, Rus uçağını düşürdü.
Plan bir kez daha rötar yedi.
Rusya ile düşman olarak Suriye'de Fırat Kalkanı benzeri bir operasyona kalkışmanın getirisi riskti.

Mayıs 2016'ta Ruslar ile buzlar eritildi.
Hemen sonrasında operasyon başlayabilirdi. Çünkü Obama'nın PYD teröristleri artık kırmızı çizgimizi iyice aşıyordu.
Tam bu süreçte 15 Temmuz kanlı darbe girişimi geldi.

Darbe atlatıldı, teröristler ordumuzdan temizlendi.
Herkes Türk ordusunun büyük kan kaybettiğini düşünürken, Türkiye teröristlerden arındırdığı ordusuyla 24 Ağustos'ta Fırat Kalkanı Operasyonuna başladı.

Suriyeliler yıllar sonra ilk kez kendi topraklarında güvenli şekilde yaşama fırsatı buldu.
Bu arada DAEŞ ve PKK-PYD büyük yaralar aldı.
Suriye'de ateşkesler peş peşe geldi, akan kan büyük ölçüde durduruldu.

Tüm bunlar iradeyle yapılır.
7 Haziran, 24 Kasım, 15 Temmuz tarihleri bu nedenle önemlidir.
Bu tarihlerde güçlü iradenin önüne geçilen etkiler olmuştur.
O olumsuz etkiler aşıldığında irade yeniden güçlenerek harekete geçmiştir.

Ve şimdi sıra El Bab'da. Terör koridorunu ortadan bölüp, sınırımızdaki terör unsurlarını imha ediyoruz.
Güçlü bir irade olmadan bunlar asla yapılamazdı.
Türkiye'nin attığı adımlardan şüphe duymak terörist zihniyetlerin düşüncesidir.
Bizim yapacağımız ise milli iradeye daha çok sahip çıkmaktır.
Düşünün 7 Haziran 2015'te koalisyona gidilmiş olsaydı bizim adımlarımız yerine başkaları cirit atacaktı hem de burnumuzun dibinde.
O nedenle ister Suriye deyin ister El Bab ya da terör, bu işin sonunu getirmek için güçlü bir irade şart.

SON DAKİKA