Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

15 Mayıs 2017, Pazartesi

Kendi göbeğimizi kendimiz kestik yine keseriz

Obama sınırımızda PKK uzantısı PYD terör örgütünü silahlarla donatıp, terör koridoru kurmaya hazırlandığı günlerde Türkiye hem DAEŞ hem PYD teröristlerini sınır hattından püskürtmeye çalışıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Obama'ya bir çok kez seslendi, "müttefikiniz biz miyiz yoksa terör örgütü mü" diye.
Obama bu soruya cevabı PYD'yi desteklemeye devam ederek verdi.
Bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan yine Obama'ya şunu söyledi, "kendi göbeğimizi kendimiz keseriz".

Bu cümle kurulduğunda 2016'nın Nisan'ıydı.
Sonra 15 Temmuz darbe girişimi oldu.
Bertaraf edildi.
24 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatını başlattı.
Obama yönetiminin Türkiye sınırı boyunca kurmayı planladığı terör koridorunun en kritik bölgelerinden biri olan Azez-Cerablus hattına girdik.
Buradaki DAEŞ teröristlerini püskürttük, DAEŞ'ten boşalan yerlere PYD teröristlerinin gelmesini engelledik, o toprakları gerçek sahiplerine yani Suriyelilere bıraktık.
Bugün hala Azez-Cerablus hattında kurtarılan şehir ve kasabalara, Suriye'nin diğer şehirlerindeki kuşatma ve saldırılardan kaçan binlerce kişi sığınıyor.

Fırat Kalkanı, PYD terör örgütünün iki kantonu birleştirme hayalini de imha etti. Afrin ile Kobani arasındaki Azez-Cerablus hattını DAEŞ'ten ele geçirme hesabındaki PYD, bu hatta yönelik TSK operasyonu ile durmak zorunda kaldı.

Türkiye Fırat Kalkanı ile bir ilki daha yaptı. Suriye'de terör örgütleri arasında yıllardır toprak alışverişi yapılır. Tel Abyad muhaliflerdeyken DAEŞ gelip, işgal etti. Sonra DAEŞ teröristleri burayı PYD teröristlerine bıraktı. Kobani, Münbiç ve daha bir çok yer DAEŞ ile PYD arasındaki örtülü bir anlaşma sonucu terör örgütleri arasında el değiştirdi, bu takasta kaybeden ise o toprakların gerçek sahipleri olan Suriyeliler oldu.

PYD, Azez-Cerablus'un güneyindeki El Bab'da da aynı planı hayata geçirecekti. Ancak TSK izin vermedi, El Bab'ı DAEŞ'ten alıp, PYD'lilerin girmesini engelledi, Özgür Suriye Ordusuna bıraktı.

Şimdi ABD PYD'yi bir kez daha silahlandırıyor, doğrudan ağır silahlar vererek.
Peki burada sormak lazım.
Türkiye, Karaçok operasyonunda PYD'ye ağır darbe vurdu, ne oldu o operasyonun ardından?
ABD askerleri sınırdaki PYD işgalinde tutulan Telabyad'a girip, teröristleri koruma altına aldı.
Sahadaki PYD teröristleriyle Amerikan askerlerinin sayısına bakınca arada fark da olduğu ortaya çıktı, ABD askerlerinin sayısı PYD teröristlerinden fazlaydı.

ABD şu an yoğun silah sevkiyatı yapıyor, gönderilen silahların sayısı teröristlerden daha fazla.
Bir taraftan da Türkiye'ye sürekli güvence veriyor, garanti üstüne garanti veriyor, birkaç gün içerisinde ABD Savunma Bakanı Jim Mattis peş peşe açıklama yaptı, silahlar PKK'ya değil, asla size doğrultulmayacak, diye.

O halde ABD'nin başka bir planı var. PYD işgalindeki Suriye'nin kuzeyinde Amerikan askeri yapılanmasını bilmeyen yok, asker sayısı sürekli artıyor, ayrıca kimilerine göre 7 kimilerine göre 8 ABD askeri üssü var.
Üstüne bunca silah gönderiliyor o bölgeye.

Ve Amerika ısrarla vurguluyor, silahların ucu size kesinlikle dönmeyecek, diye,
ABD'lilerin verdiği güvenceler çoğu zaman karşılıksız çıkabilir, bu tarihte bir çok ülkenin başına gelmiştir.
Ama şu an Türkiye de sahada ve eli bugüne dek hiç olmadığı kadar güçlü. Öyle boş sözlerle kandırılacak bir Türkiye yok karşılarında.

Suriye'nin kuzeyinde doğuda ABD batıda Rusya var, ortadaki Azez-Cerablus hattında ise biz.
Ruslar rejim askerleriyle, ABD PYD teröristleriyle, biz ise Özgür Suriye Ordusunun yanındayız.

ABD Savunma Bakanı Jim Mattis'in geçen Çarşamba günü Londra'da Başbakan Binali Yıldırım'a söylediği bir söz var, şu an ne olup bittiği hakkında değerli ipuçları veren bir açıklama.
Mattis diyor ki, "PYD'yi silahlandırmak bir tercih değil, kısa vadeli bir gereksinim, DAEŞ Rakka'dan çıkarıldıktan sonra PYD'yle işimiz bitecek".

Anlaşılıyor ki ABD, çok fazla opsiyon şansı olmadığı bir ortamda Türkiye gibi bir gücü de direk karşısına almak pahasına, ille de terör koridoru diye PYD konusunda artık daha fazla ısrarcı olmayacak.
Kaldı ki en büyük problemi Rakka olan ABD Başkanı Trump, operasyon için Türkiye ile de sürekli dirsek temasında.
Yani bu denklemden Türkiye'nin arkasından dolap çevirme gibi bir durumun çıkması beklenmemeli.
O dolapları daha önce çevirmeyi deneyenler oldu, olduğunda ne yapıldığını da herkes gördü, Türkiye kendi göbeğini kendisi kesti, bugün arkamızdan iş çeviren olursa, yine aynısını yaparız.

SON DAKİKA